Prysmian CPR sertifikasını alan ilk şirket oldu

Prysmian CPR sertifikasını alan ilk şirket oldu

Prysmian CPR sertifikasını alan ilk şirket oldu

Prysmian Kablo

Prysmian Group Türkiye, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne uygunluğu belgeleyen CPR sertifikasını alarak sektöründeki ilklerine bir yenisini daha ekledi.

Enerji ve telekomünikasyon kabloları sektörünün dünya çapında lideri Prysmian Group’un Türkiye operasyonu Prysmian Group Türkiye, binalarda kullanılan kablolarının Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne uygunluğu belgeleyen CPR sertifikasını aldı. Prysmian Group Türkiye, bu sertifika ile kablolarının ülkemizde uzun yıllardır üzerinde çalışılan, 2011 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayınlanan “Yapı Malzemeleri Yönetmeliği” (CPR – Construction Products Regulation (EU) No: 305/2011) ile güç, kontrol ve iletişim kablolarındaki uygulamaları düzenleyen “EN 50575” standardına uygunluğunu belgelemiş oldu.

Yapılarda kullanılan malzemelerinin temel karakteristikleri ile ilgili performans beyanlarını ve malzemelere CE işaretinin iliştirilmesinin kurallarını belirleyerek, kabloların yangına tepki performanslarını tescil eden CPR sertifikası, Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ne uygunluğu belgeliyor. CPR’ın kablo sektöründeki uygulamalarını düzenleyen EN 50575 standardı ise bina ve altyapı dahil olmak üzere, herhangi bir yapıda kullanılan güç, kontrol ve iletişim kablolarının yangına tepki performansı gerekliliklerini, bu gerekliliklerle ilgili testleri ve uygunluk değerlendirmeleri ile ilgili kriterleri belirliyor.

Binalarda can ve mal güvenliğinin, kullanılan malzemelerin yangın esnasında gösterecekleri performans ile bire bir ilişkili olduğunu belirten Prysmian Group Türkiye Pazarlama ve İş Geliştirme Müdürü Tamer Yavuztürk, günümüzde inşa edilen yapılarda, yüksek miktarda kullanılan malzemelerden biri olmalarından dolayı kablo seçiminin de güvenli yaşam alanlarının inşa edilmesinde çok kritik ve önemli bir rol oynadığına dikkat çekti. Yavuztürk, CPR – Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’nin Avrupa kablo pazarında kalite ve güvenliğin seviyesini yükseltmek için bir dönüm noktası olduğunu, tüm Avrupa Birliği ülkeleri ile birlikte, ülkemizde de 1 Temmuz 2017’de zorunlu hale gelecek EN 50575 standardının uygulanmasına geçilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı.

Kablo sektöründe bu belgeyi alan ilk şirket olmanın gururunu yaşadıklarını belirten Yavuztürk, “YapıMalzemeleri Yönetmeliği, tedarik zincirindeki kablo üreticilerinden, son kullanıcıya kadar ciddi bir sorumluluk getiriyor. Güçlü teknik uzmanlığımız ve CPR testleri için akredite edilmiş Mudanya’daki laboratuvarımız ile Türk kablo sektöründe yeni performans beyanı ve CE etiketlemesi sürecinde geçişin rahat olabilmesi için yıllardır büyük çaba içindeyiz. Son zamanlarda yaptığımız yatırımlarla, TÜRKAK’tan akredite laboratuvarlarımız, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından onaylı ilk ve tek kablo Ar-Ge Merkezimiz ve Prysmian Group dünya
mühendislerinin eğitildiği Mudanya Üretim Akademisi ile farklılık yaratmaya devam ediyoruz. 2012 yılından itibaren yürüttüğümüz “Dikkat! Her Kablo Aynı Değildir..” girişimimizde üzerinde durduğumuz kaliteli
ve güvenli ürün yolculuğumuzdaki önemli etaplardan birisi olan CPR konusunda da bir ilke imza atarak sektördeki liderliğimizi bir kez daha gösteriyor ve tüm paydaşlarımızı bilgilendirmeye devam ediyoruz. Yapı Malzemeleri Yönetmeliği’ndeki uzmanlığımızla bu sertifikayı sektörümüzde alan ilk firma olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.

PERPA HABERLERİ    PERPA TİCARET MERKEZİ

Muhteşem Cumhuriyet Konseri

Muhteşem Cumhuriyet Konseri

Muhteşem Cumhuriyet Konseri

Perpa Cumhuriyet Konseri

27 Ekim 2016 Perşembe akşamı Perpa Ticaret Merkezi A Blok Konferans Salonu’nda Cumhuriyet Konseri düzenlendi.

Solistliğini Birgül Mutlubaş, sunumunu Fatih Oğuz’un yaptığı muhteşem konserde Perpa Ticaret Merkezi Başkanı Hasan Sezgin Cumhuriyet’in anlam ve önemi üzereine bir konuşma yaptılar.

Konser sonrası, Solist Birgül Mutlubaş’a bu muhteşem konserden dolayı Başkan Hasan Sezgin tarafından teşekkür edilerek plaket verildi.

Perpa Ticaret Merkezi A Blok Yönetimi Başkanı Hasan Sezgin’in gecenin anlam ve önemi üzerine konuşması

Değerli Konuklar,

Sevgili Perpa’lılar,

Bugün burada, Türk ulusunu bağımsızlığa kavuşturan Büyük Önder

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün çağdaş uygar ülke olma

yolunda, bizlere bırakmış olduğu en büyük miras olan, laik ve

demokratik Cumhuriyetimizin ilanının 93. yılını birlikte kutlamanın mutluluğu içerisindeyiz.

Hepiniz hoş geldiniz.

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu olsun.

Değerli Konuklar,

Öncelikle bu güzel gecede konseri organize eden başta Fatih OĞUZ olmak üzere emek veren herkese sanatçıdan çaycısına kadar herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Sevgili Perpalılar,

Ulu Önder Atatürk’ün 29 Ekim 1923 tarihinde ilan ettiği Cumhuriyet, Türk milletine bırakılmış en büyük miras ve vazgeçilmez bir değerdir.

Asla unutmayalım!!

Cumhuriyet Beynimizdir..

Cumhuriyet Yüreğimizdir..

Cumhuriyet Özgürlüğümüzdür..

Asla Vazgeçmemeliyiz..

Terörün olmadığı, askerlerimizin şehit düşmediği, canlı bombaların kendini patlatıp katliam yapmadığı, Cumhuriyet düşmanlarının darbe yapmadığı bir Türkiye umuduyla..

 

93 yıl önce büyük mücadelenin başarılmasında ve Laik Demokratik

Türkiye Cumhuriyetin Kurulmasında emeği geçen, başta Büyük

Önder Atatürk’e ve bu uğurda hayatlarını kaybeden, kahraman

şehitlerimizi ve gazilerimizi, bugün bir kez daha rahmet ve şükranla

anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

Hepinizin Cumhuriyet Bayramını tekrar kutlar.

Saygılarımı sunarım.

PERPA HABERLERİ   PERPA FAALİYETLERİ   PERPA TİCARET MERKEZİ

Kansere Neden Olan Beslenme Alışkanlıklarımız

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız

İstanbul Sultangazi’de “KANSERE NEDEN OLAN BESLENME ALIŞKANLIKLARIMIZ” konusunda düzenlediği toplantıda Prof. Dr. Kenan DEMİRKOL’UN konuşması.

Kanser ve Beslenme

 

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız “YAĞ” ve “ŞEKER”

Eğer hayvan merada %100 yeşillikle besleniyorsa, asla başka yabancı gıda almıyorsa, o tereyağı dünyanın en iyi yağıdır. Zeytinyağından da iyidir. Ama marketten satın aldığınız tereyağı ahırda beslenen, pancar küspesi, mısır silajı veya başka tahıllarla beslenen hayvanların yağıdır…

Sizin sağlığınızı korumak için ne yediğinize bakmanız lazım. İşte temel hatalardan biri yağ seçimi.

Biz ayçiçek yağı, mısırözü yağı, margarin veya endüstriyel tereyağı yediğimiz sürece  hasta olmaya mahkumuz.

 

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız ZEYTİNYAĞI, TEREYAĞI

Prof. Dr. Kenan DemirkolElimizde iki tane yağ var şu anda. Bir, zeytinyağı; iki, %100 mera sütünden yapılmış tereyağı. Peki fındık yağını nereye sokacağız? Bu liste içinde bakın fındık yağının yağ asit içeriği, yani temel yağ bileşimi zeytinyağına çok yakındır. Hasta edici bir yağ değildir. Ama zeytini sıkıyorsun, yağını elde ediyorsun. Fındığı eziyorsun, püre haline getiriyorsun, 80 dereceye ısıtıyorsun, eter katıyorsan, yağını öyle elde ediyorsun. Hangisi tercih edilir? Zeytinyağı tabii ki. Yani fındık yağını eve sokmanın bir alemi yok. Ha zeytinyağının tadına hiç tahammül edemiyorsan o zaman rafine zeytinyağı kullanabilirsin. O da işte fındık yağıyla aynı yöntemle elde edilir. Yani piyasa değeri olmayan, çok koyu, kokulu zeytin yağlar fabrikaya gönderilir. Onlar da 70-80 dereceye ısıtılır; sonra da eter katılır; yağ elde edilir. İlk etapta rafine zeytin yağı elde edilir. Hiç kokusu yoktur, hiç tadı yoktur. Eğer bu rafine zeytin yağına, %5 oranında sızma zeytin yağı katarsanız, o zaman riviera tipi zeytinyağı elde etmiş olursunuz. Hani marketlerde görüyorsunuz ya, o fabrika eseri bir yağdır; ayçiçekle filan karışmış değildir. Saf zeytinyağıdır. Ama neden yoksundur biliyor musunuz? Sızma Zeytinyağında var olan antioksidanlardan yoksundur. Çünkü oksitlenme, yani paslanma bütün bizim hastalıkların temelindeki ana unsurdur.

Nasıl açık havada bırakırsan demiri yağmurda paslanır, ama biz ne yaparız, antipas diye bir boya süreriz paslanmasın diye.

Vücudumuzun da antipasları vardır. Bunlara biz antioksidan diyoruz.

Antioksidanları ağırlıklı olarak sebze-meyvelerden elde ediyoruz. Zeytinyağı antioksidanlardan çok zengindir ve kalp hastalıklarına karşı koruyuculuğu önemli oranda antioksidanlardan dolayı kaynaklanmaktadır. Ama biz onu ısıttığımız zaman, rafine zeytinyağı elde ettiğimiz zaman, bu unsurları geniş ölçüde kaybediyor. O yüzden mümkün mertebe sızma zeytinyağı kullanmalıyız ve çocuklarımıza da bu tadı alıştırmamız lazım.

Kanser ve beslenme alışkanlıklarımızİkinci temel hatamıza geçmeden birincisi olan yağ seçimini özetlersek, daha Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinin Trabzon bölümünde, hamsinin zeytinyağı ile kızartıldığının tarifi vardır. Sen 500 sene önce bu topraklarda bunu biliyordun. Ama biz, dış etkilerle doğruyu unutturulduk ve yanlışlara sürüklendik. İşte o yanlışlıklar bizi hastalıklara sürüklüyor. Zaten dünyada bir tek Akdeniz yöresinde yetişiyor. Şimdi Arjantin’de, Çin’de zeytin ağacı yetiştirilmeye çalışılıyor. Biz toprağındayız. 5.000 yıldır bu topraklarda zeytinyağı kullanılıyor. Ne olur biraz özümüze geri dönelim.

Kanser ve beslenme

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız TOZ ŞEKER

 

İkinci büyük hata şeker. Hayatımızda şeker, insanlık tarihi itibarıyla bakarsanız çok yeni bir olgu.

Peki şeker bir besin maddesi midir?

Değildir.

Çünkü besin maddesini nasıl tanımlıyoruz? İnsanın bedensel ve ruhsal işlevlerini ve çoğalmak için, yani neslini sürdürmek için gerekli maddelere biz besin maddeleri diyoruz. Şeker, insanın herhangi bir işlevini yerine getirmek için gerekli mi?

Evet. Beyin glikozla çalışıyor.

Omurilik hücreleri glikozla çalışıyor.

Eritrosit dediğimiz alyuvarlar glikozla çalışıyor.

Enerji kaynağı olarak glikozu kullanıyor.

Peki dışarıdan şeker alıp da daha akıllı olan bir insan gördünüz mü?

Hani beyin glikozla çalışıyor ya, şeker yediği için daha akıllı olan bir insan gördünüz mü? Veya sperm, enerji kaynağı olarak früktozu kullanıyor. Meyve yiyip de daha müthiş erkek olanı gördünüz mü? Çünkü;

insanın gereksinimi olan glikozu da früktozu da vücut kendisi üretiyor.

Dışarıdan asla alınmasına gerek yok.

Dolayısıyla biz şeker yediğimiz zaman

tamamen sadece damak zevkimiz için yiyoruz.

Asla hiçbir bedensel ihtiyacımız yok.

kanser ve beslenme

O yüzden şekere boş kalori denir. Yani gereksiz yere aldığımız kalori. E bugün bakın şimdi son bir hafta içinde yediklerinize, ne kadar boş kalori aldınız? Çok… Niye?… Hasta olmak için, Sadece hasta olmanıza katkıda bulundu. Bir de son zamanlarda pancardan elde edilen şeker de bir yana bırakıldı; daha ucuz olsun diye mısırdan elde edilen şeker kullanılmaya başlandı. Fruktozdan zengin mısır şurubu. Ne yazık ki, bizim gıda tüzüğümüzde farklı şekerlerin farklı adlandırılması zorunluluğu yok. Şeker şekerdir mantığıyla ister nişasta bazlı şeker yani mısır nişastasından elde edilmiş şeker olsun ister pancar şekeri ister … şekeri olsun hepsinin üstünde şeker yazılması yeterli.

Halbuki mısırdan elde edilen fruktozdan zengin mısır şurubu, aynı miktar kaloride bile olsa normal şekere göre % 46 daha şişmanlatıcı.

Özellikle karın bölgesi yağlanmasına yol açıyor. Bu bilimsel olarak kanıtlandı.

Kenan Demirkol

Dünyanın en saygın üniversitelerinden biri, Amerika’da bir teknik üniversitenin bir öğretim üyesinin sözünü ödünç alarak size söylemek istiyorum  “Yaşadığımız çağ, akademik kapitalizm.” Yani sermaye sahiplerinin akademisyenleri satın alması sonucu, toplumla paylaşmak istediklerini akademisyenlere söylettirdikleri çağdayız.. Yani satılmış insanların çağı. Satılmış bilim insanlarının çağındayız.

 

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız KARACİĞER YAĞLANMASI

Kanser ve beslenme

Üçüncüsü ise karaciğer yağlanması. Ama ne tür bir yağlanma? Alkolizm dışı bir yağlanma. O yüzden biz buna alkol dışı karaciğer yağlanması deniyor. Ve alkol dışı karaciğer yağlanması, özel tipli bir siroza neden oluyor. Atatürk’ün öldüğü siroz hastalığı var ya. Özel bir tipte siroz hastalığı, kriptojenik siroz deniyor buna. Amerika’da son otuz yıl içinde üç kat artan karaciğer kanserinin de kriptojenik siroz sonucu olduğu belirtiliyor. Yani sonuçta Amerika’da son 30 yılda üç kattan fazla görülen karaciğer kanserinin sebebi mısır şurubudur. Bu, bu kadar açıkken bizim bakanlığımız dün yaptığı açıklamada hiçbir bilimsel kanıt sunulamamıştır diyor. Benim 110 tane bilimsel yayın kullanarak yazdığım, on yedi sayfalık raporu da çiğneyerek bunu yapmış. 17 sayfalık rapor gönderdim onlara. 110 tane de literatür ekledim. Ama neoliberalizmdeki iktidarlar sermayenin iktidarıdır; vatandaşın iktidarı değildir. Yurttaşın iktidarı değildir…

 

Ne olur çocuklarınızı mısır şurubundan uzak tutun. Hem şekerden uzak tutun ama özellikle de yani gofret, bisküvi kek dışardan alacağına az şekerli bir keki evde kendin yap. Yani ambalajlı bir ürün sunmayın çocuklarınıza.

 

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız MISIR ŞURUBU

kanser ve beslenme

Bugün gıda sanayisinde sadece ve sadece aksi belirtilmediği takdirde mısır şurubu kullanılıyor.

Dondurmalarda o kullanılıyor, hazır aldığınız baklavanın şerbeti bile mısır şurubundan.

Kartal’da onun fabrikası var Ülker’le Cargill firmalarının ortak kurdukları bir fabrika. Baklava şerbeti bile oradan geliyor. Çocuklarınıza illa tatlı bir şey yedirecekseniz, ne olur evde kendiniz yapın ve olabildiğince az şekerli yapın. Çünkü total olarak da şeker zararlı zaten, yani; insanın

zarar görmeden günde tüketebileceği şeker miktarı 30 gram dolayındadır. 30 gram, 8 kesme şekeri yapar.

Ama bu şekerin içinde ne yazık ki meyve de var, bal da var, yani siz kahvaltıda bir tatlı kaşığı bal yediyseniz, hakkınız 7 ye düştü. Bu hakkınızı ağırlıklı olarak meyve olarak değerlendirin. Eğer bugün hiç şeker yememişseniz, bal dahi yememişseniz, çayınıza hiç şeker koymamışsanız, başka hiçbir şeker kaynağı da yoksa, 8 kesme şekerin karşılığı 300 gram portakal veya 300 gram elma veya 400 gram kiraz veya vişne veya 100 gram kadar muz, incir veya üzüm yiyebilirsiniz. Ama sadece 100 gram. Yani mandalina zamanı koy hanım önüme bir kilo mandalinayı ben bunu yiyeyim bu sağlıklı değil. Siz sınırsızca sebze yiyebilirsiniz ama meyve sınırlı yemeniz lazım. Meyvenin fazlası da şişmanlatır. Ve zararlıdır, karaciğer yağlanması yapar….. Yani meyve tek başına bile hem karaciğer yağlanması, hem karın tipi şişmanlık yapabilir. Karın tipi şişmanlığın çok özel bir yeri vardır. Bağırsak çevresindeki iç organların çevresindeki yağlar hormonal etkin yağlardır ve bu hormonal etkin yağlar ne yazık ki kanser oluşumunda da, kalp-damar hastalığı oluşumunda da etkindir. O yüzden eşit bir şişmanlık, yani kollar bacaklar her taraf eşit ama karın büyümemiş. Bu şişmanlığa çok itirazım

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız KARNIMIZ İNECEK

Karın tipi şişmanlık eşittir şeker hastalığı, eşittir kalp hastalığı, eşittir kanser.

O yüzden göbekler inecek. Göbekler inmediği sürece sağlıklı olma şansımız yok. Göbekleri indirmek içinde şekerden uzak duracağız. Çünkü en çok karın tipi şişmanlık yapan früktozdur. Bizim yediğimiz pancar şekerinin de yarısı früktozdur. Yediğimiz meyvenin şekerinin de yarısı früktozdur. Biz früktozu azaltmak zorundayız. Karın tipi şişmanlığı, dolayısıyla kalp hastalığı, kanser, inme gibi hastalıklardan kurtulmak istiyorsak karnımız inecek.

– Esmer şeker hakkında ne düşünüyorsunuz?

– Bakın bütün şekerler esmerdir. Üretim aşamasında karamelize olur. O yüzden esmerdir ama yıkandıkça üzerindeki karamel atılır, rafine edildikçe beyazlaşır. Yani senin dediğin esmer şeker, yediğin beyaz şekerin üretimdeki bir önceki aşamasıdır. Sadece ticari bir tuzak. Daha yüksek fiyata satabilmek için ticari bir tuzak……

Şimdi karaciğer yağlanmasının önemli bir bölümü selim seyredebilir. Yani her hangi bir sorun yaratmadan da insan ömrünü bununla sürdürebilir. Ama bir bölümü yine hatalı beslenmenin devam etmesi koşuluyla, yağlı karaciğer iltihabına dönüşebilir. Alkol dışı yağlı karaciğer iltihaplanmasıdır bu hastalığın adı. Ciddi karaciğer yetersizliği, siroz karaciğer kanseri aşamasıdır. Bazen yağlı karaciğer iltihabı olmadan da sadece yağlı karaciğer aşamasında da bazı hastalıklar çıkabilir ama yağlı karaciğeriniz varsa iki yol var sizin önünüzde; biri nispeten hayatınızı idame edeceğiniz bir yol öbürü de ölümdür. O yüzden ne yapıp yapıp karaciğer yağlanmasını tedavi ettirmelisiniz. Bunun da temelinde şekeri tümüyle sıfırlamanız geliyor. Ancak iki yıl gibi bir süre içinde toparlayabilirsiniz……

Şeker kesmeyi dile getirdiğimiz zaman karaciğer yağlanması açısından, o zaman nişastayı da kesmemiz lazım. Çünkü nişasta, daha ağzımızda çiğnendiğinde tükürükle glikoza dönüşür. Şekerdir; yani nişasta da şekerdir.

– Kolesterolün karaciğer yağlanmasıyla bir ilgisi var mı?

– Kolesterol olmazsa hayat olmaz. Bütün hormonlarımızın ham maddesi kolesteroldür. O yüzden zaten anne sütünde kolesterol çok yüksektir. Çocuğun hormonlarının üretilmesi için başlangıçta anneden aldığı kolesterole ihtiyacı vardır.

Kolesterol masum bir maddedir. Ama oksitlenirse oksikolesterole dönüşür ve damar sertliği yapar. Peki oksitleyen ne? Şeker.

kolestrol Yedikten sonra şeker trigliseride dönüşür. Yağdır o ve o trigliseritten kolesterolü oksitleyerek damar sertliği yapar bir. İki;

ayçiçeği yağı, mısır özü yağı veya margarinden elde edilen trans yağ asitleri kolesterolü oksitler ve böylece damar sertliği oluşur.

 

Üç, yapay yemle beslenen hayvanların sütünde de iç yağı vardır. Damar sertliği yapıcı doymuş yağ asitleri vardır, bunlar kolesterolü oksitler ve hasta eder bizleri. Şimdi hayvanın merada otlarsa ayçiçeği yağı mısırözü yağı margarin kullanmazsan şekeri de azaltırsan senin damar sertliği olma şansın kalmıyor. Kolesterolün ne olursa olsun. Ama bu bilgi kolesterol ilacı üreten Amerikan şirketlerinin işine gelmiyor.

Yılda sadece kolesterol ilacı satımından 50 milyar dolar elde ediyorlar.

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız İLAÇ 

O yüzden de Amerikan tıbbı bize ne emrediyor? Kolesterol ilacı ver diyor. Bakın gazetelere yansıyan bir gerçek var. Nasıl bizim Sağlık Bakanlığımız bir bilimsel kurul kurdu, Amerika’da da böyle bir bilimsel kurul kuruldu ve “Normal kolesterol düzeyi kaçtır?” sorusuna bilim kurulu yanıt versin istendi. Ve de normalin çok altı bir değer, 200 mü kabul ediliyor normal,150 gibi bir değer ileri sürdüler. Sonradan ortaya çıktı ki bilim kurulunda yer alan 9 öğretim üyesinin dokuzu da ilaç şirketlerinden rüşvet almışlar.

 

– Hocam kızartmalarda ne tip yağ kullanmak gerekir?

– Kesinlikle zeytinyağı, kesinlikle.

– Peki, zeytinyağının yanma derecesi ayçiçeği yağından yüksek midir?

– 240 derece, ayçiçeği yağından çok daha yüksektir. Tava ısısı normal şartlarda 180 dereceyi çok az aşar. O yüzden rahatlıkla zeytinyağını kullanabilirsiniz ama dumanlaşma derecesi diye teknik jargonda adlandırılır sızma zeytinyağını kullandığınız zaman çok daha düşük derecelerde dumanlanma görürsünüz. O su buharıdır ve içindeki bazı organik maddeler yanar, koku maddeleri tat maddeleri yanar. O yüzden o, yağın yandığı anlamında değildir. Ne olur yanılmayın. Yağ yanmıyor. İçindeki bazı koku, renk maddeleri yanıyor. 240 dereceye kadar dayanan bir yağdır……

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız ŞİŞE SU

Bir dinleyicinin elindeki pet şişeden su içtiğini gören hoca,

– Şimdi içtiğiniz su ile neler elde ettiğinizi de gözden geçirelim ve bu günkü toplantıyı kapatalım.

O polietilen tereftalat maddesinden üretilmiş yani pet şişenin içindeki stalatlar suyun içine karışmış bulunuyor. Ayrıca o plastiği yumuşatmak için

antimon denen bir ağır metal kullanılmıştır o da suyun içine karışıyor dolayısıyla siz hem stalat, hem de antimon içmiş oldunuz şu anda.

Peki, ne yapar bunlar size? Bunlar hormon bozucular diye geçer. Sizin vücudunuzda bir takım hormonal bozukluklar yaratır. Bu hormonal bozuklukların bir bölümü, örnek, östrojen etkisini göstererek 5 yaşında çocukların adet görmesine sebep olur. İki buçuk yaşında bir çocuk getirdiler Lüleburgaz’dan adet görüyor. İki buçuk yaşında.

Hamile bir kadın östrojen etki gösteren bir hormonal bozucuyu aldığı zaman, o madde özellikle bu 19 litrelik su bidonlarında onlar polikarbon denen bir plastiktir ve ham madde olarak Bisfenol-A denen bir maddeden üretilir. Bisfenol-A’nın meme kanseri yaptığı 1930 yılından beri bilindiği halde ve 130 tane bilimsel yayın olduğu halde bunun hakkında hala biz o bidonlardan su içmeye mahkum bırakılıyoruz. Bisfenol-A hamile bir kadının karnındaki çocuğun beynindeki cinsiyet ayrım merkezine gittiğinde çocuğun homoseksüel olma olasılığı çok yükseliyor. Meme kanseri riski çok yükseliyor erkekse prostat kanseri riski normal bunla temas etmemiş insana göre 3 kat artıyor.

Yani musluk suyu için Allah aşkına.

– Arıtıcılar hocam?

– Paranız varsa arıtıcı kullanın. Ama paranız yok arıtıcı alamıyorsunuz, musluk suyu için. Musluk suyu İstanbul’da kullandığınız plastik şişedeki su hangisi olursa olsun 100 kat iyidir.

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız MUSLUK SUYU

İSKİ’nın her ay İstanbul’daki bütün su havzalarının sağlık raporları internette yayınlanıyor. Biz geçen sene NTV’de bir su programı yapmıştık ve NTV Yıldız Teknik Üniversitesinde piyasadan topladığı suları bakteriyolojik incelemeye gönderdi. Hepsinde mikrop çıktı. Hepsinde istisnasız. Yani siz sağlıklı olsun, temiz olsun çocuğum mikropsuz su içsin diye mikroplu suyu paranızla içiyorsunuz. Bıraktım vazgeçtim mikroptan, kanser yapıyor.

Almanya’da geçen sene ocak ayında Avrupa birliğinin gıda güvenliği merkezi vardır EFSA ocak 2010a kadar Bisfenol_A’nın sağlık sakıncası olmadığını iddia ediyordu. Ama toplum baskısıyla mayıs ayında biz bu işi araştıracağız dediler ve ekim ayında biberonlarda Bisfenol-A’nın kullanımını yasakladılar. Tamam, da biberonda yasakladın e çocuğuna Bisfenol-A’lı su bidonundan su katmıyor musun mamasını hazırlarken? Isı ve zaman etkisiyle plastiğin defalarca kullanılmasıyla Bisfenol-A’nın suya geçiş oranı çok artıyor. Şimdi su ısınmaz ki diyeceksiniz. Arizona’da yapılan bir çalışmaya göre şehirlerarası su nakli sırasında kamyon içerisindeki su 80 dereceye kadar ısındığı saptanmıştır. 80 dereceye ısınan su o plastikten ne kadar madde çözüyor biliyor musunuz? Sizi de sülalenizi de kanser etmeye yeter.

Antalya’da yazın açık havada duran suyun derecesi kaç acaba? Banyo bile yapamazsın o kadar sıcak suyla. Ne olur musluk suyu kullanın. Bırakın şu plastikleri.

– Hocam bazı yiyecekleri plastik poşetlere koyup buzluğa atıyoruz, bu da sakıncalı mı?

– Şimdi bakın naylon folyo polietilen denen bir maddedir ve polietilenin bu güne kadar bir sağlık sakıncası saptanmamıştır. Daha büyük sorun yoğurt kapları. Mesela bazen çay içiyoruz köpük gibi bardaklardan veya uçağa bindiğimizde şeffaf cam gibi çıt diye kırılan plastik bardaklar var hem o polystryne hem köpük gibi olan bardaklar da polystryne onlardan stryne çayımıza geçiyor o da kanser yapıyor.

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız PLASTİK KAB

Şimdi plastik yoğurt kaplarında, ben anlata anlata zannediyorum bazı firmalar artık polipropilen kullanmaya başladı. Kabın altına baktığımız zaman veya yanına baktınız zaman bir üçgen göreceksiniz. Üç oktan oluşan bir üçgen. Bu geri dönüşüm işaretidir. O üçgenin içinde bir sayı yazar. 5 numara polipropilendir altında da zaten PP yazar.

Yoğurt alırken artık markaya göre değil kullandığı plastiğe göre tercihinizi yapın. Ben her yoğurt almaya gittiğimde maalesef aynı firma farklı marketlere farklı plastik gönderebiliyor. Daha ucuz marketlere adi plastiklerde, lüks semtlerdeki marketlere daha kaliteli plastikte gönderiyor. Ne acı. Yani ayırım yapıyor.

– Yani hocam üçgenin içinde 5’mi yazması lazım?

– Evet polipropilen

– 1,5 litrelik su şişelerinde 1 yazıyor.

– Evet, işte o PET polietilen tereftalat, kötü, 1 numara kötü. Evde 19 litrelik bidonların altına bakın. Onda da 7 yazar. 7 diğer plastikler anlamına gelir. Diğer plastiklerin içinde 6-7 farklı plastik vardır bunlardan bir tanesi de polikarbondur onun için üçgenin altında PC kısaltması vardır.

Kansere Neden Olan Beslenme alışkanlıklarımız ile ilgili detaylı bilgi almak için

Prof. Dr. Kenan DEMİRKOL

PERPA HABERLERİ   PERPA TİCARET MERKEZİ

Organik Zeytinyağı

Organik Zeytinyağı

Organik Zeytinyağı

Organik Zeytinyağı

Organik Zeytinyağı

Organik Zeytinyağı

Organik zeyinyağı

Derler Ki, Cennette Iki Ağaç Vardır; Incir Ve Zeytin.İncir Gerçek, Zeytin Ise hayat ağacıdır.

Bir kişinin değil, farklı iş ve yaşam tecrübelerini sepetine koyup, her gün yeni bir heyecanla aynı hayalin peşinden yola koyulan ve Maia Organik’te buluşan bir ekibin hikayesi.

Sağlığınız ve lezzete dair her şey, bizim için bir tutku. Şimdi ise, en kaliteli organik zeytinyağı ürünleri bulabileceğiniz bir adres.

Organik zeytinyağı ve diğer ürünlerimiz el emeği, göz nuru ve ürünlerimizde hem sağlık hem de lezzet ön planda.

Organik zeyinyağı

Mahsullerimizin doğallıklarını korumak ve sizlere dalından kopartılmış hissi yaşatmak için hiçbir koruyucu, katkı maddesi ve kimyasal kullanmıyoruz.

Bu nedenle, Maia Organik Zeytinyağı ürünleri açıldıktan sonra taze alınan her sebze ve meyve kadar dayanabiliyor. Çünkü sağlığınızı önemsiyoruz ve bir anne gibi düşünüp aile fertlerinin her birinin ürünlerimizi gönül rahatlığı ile tüketmesini istiyoruz.

Organik zeyinyağı

Maia Organik Ürünler

Maia Organik Ürünler olarak, üretim aşamasında Muğla’ya özgü geleneklere sahip çıkıyoruz. Ürünlerimizi oluştururken geçmiş zamanlardaki çeşitliliği, yapılışlarındaki sadeliği, basitliği özellikle göz önüne alıyoruz çünkü özlediğiniz tatları sizinle buluşturmayı hedefliyoruz.

Ürünlerimizi mutfağınızda görmeyi arzu ediyoruz çünkü sevdiklerimizle paylaştığımız bu keyifli dünyada her şeyin en iyisini, en doğalını ve sağlıklısını istiyoruz. İşte en çokta bu nedenle mutfaklarınızı önemsiyoruz ve sizin yeni lezzetler yaratmanızda Maia Organik ürünlerini kullanmanızı istiyoruz.

Mutfağınız için sunduğumuz her bir ürünün, en yüksek standartlarda olması için titizlik gösteriyoruz.

 

Mutfağınıza giden bu en keyifli yolda her gün yeniden görüşmek dileğiyle…

 

Maia Organik

Organik zeyinyağı

Myndos Organik Naturel Sızma Zeytinyağı 500 ml.

 

Zeytinyağının yoğun lezzetine ve kokusuna aşık iseniz işte karşınızda Myndos Organik Naturel Sızma Zeytinyağı …

Organik zeyinyağı

Aydın iline bağlı Çine ilçesinin MEMECİK zeytinlerinden erken hasat edilerek üretilen zeytinyağımız zeytin meyvesinin antioksidan ve fenol bileşenler açısından en yüksek olduğu dönemde soğuk sıkım teknolojisi ile işlenerek değerlerinden kayıp verilmeden ambalajlanarak sunuluyor.

 

Sağlık açısından gerekli olan bileşenlerin (Squalen,oleuropin,oleocanhtal) vücudumuza sağladığı yararları göz önünde bulundurursak salatalarda ve kahvaltılık olarak çiğ tüketebileceğiniz gibi, yemeklerde de  zeytinyağı lezzetini seviyorsanız  Myndos Organik Naturel Sızma Zeytinyağımızı kullanabilirsiniz.

Organik zeyinyağı

Myndos Organik Naturel Sızma Zeytinyağı, yüksek aromalı (İntensive) sınıfında olup acılık ve yakıcılık değerleri yüksektir.

 

* Dünyanın en büyük ve en prestijli zeytinyağı yarışması sayılan The New York International Olive Oil Competition’a her yıl onlarca ülkeden, yüzlerce zeytinyağı katılıyor. Amaç, en iyi zeytinyağını bulabilmek ve bu yarışma en güvenilir yarışmalardan biri olarak kabul ediliyor.

Maia Organik’in Aydın iline bağlı Çine ilçesinin Organik MEMECİK zeytininden üretilen Myndos bu yarışmada gümüş madalyayı almayı hak etti. Eğer, en iyi zeytin yağını arıyorsanız mutlaka zeytinyağımızı deneyin.

Organik yeşil zeytinlerin, dalından koparıldığı andan itibaren, zeytinyağı çıkartılıncaya kadar geçen süre max. 4 saat olduğundan dolayı bu organik zeytinyağı bol miktarda klorofil ve 100g’da 2,30g Antioksidan içermektedir. (4 Saat Organik Zeytinyağı Analizi -TÜBİTAK verileridir)   Zeytinlerin rengi yeşilden pembe olum başlangıcına kadar ki dönemde zeytin dalından el ile özenle hasat edilmiştir. Zeytin dalından hasat edildiği andan 4 saat içinde yağın elde edilmesinden dolayı oksidasyona uğramadığı için çok düşük asitlidir.  Kokusu kendine özgü, aroması rengi ve parlaklığı ile tam bir sağlık iksiridir…
Zeytin yağı sadece yemeklere lezzet vermekle kalmadığı gibi içerdiği  A, E , D, K vitaminleri sayesinde hücrelerin yenilenmesinde doku ve organların yaşlanmasını geciktirmektede etkilidir. Cildi besler, saçları korur. İçerdiği linoleik (Omega6) asit sayesinde zeytinyağı diğer yağların aksine kandaki kolesterol oranını yükseltmemekte, tam tersine kontrol altında tutmaktadır. Zeytinyağının en önemli özelliklerinden biride kalp ve damar hastalıkları üzerindeki olumlu etkisidir. Zayıflama diyetlerinde zeytinyağını öğünlerden çıkartmak son derece sakıncalıdır. Yine zeytinyağının bağırsak, idrar yolları, safra kesesi gastritin giderilmesinde de etkin olarak kullanılabilir. Bir çorba kaşığı zeytinyağı 14 gr, 125 kalori içerir. Akdeniz ülkelerinde yaşayanların kalp krizi riskinin diğer ülkelere göre daha az olduğu görülmüştür.

Maia Organik

Merkez : Perpa Ticaret Merkezi A Blok Kat: 11 No:1453 Okmeydanı / İstanbul
İstanbul Telefon:
0212 210 45 35 – 37
info@maia.com.tr
 
PERPA HABERLERİ    PERPA TİCARET MERKEZİ
Perpa Cumhuriyet Konseri

Perpa Cumhuriyet Konseri

Perpa Cumhuriyet Konseri

Perpa Cumhuriyet Konseri

Perpa Cumhuriyet Konseri

Perpa Cumhuriyet Konseri

Sihirli notalar ile Cumhuriyet konseri 27 Ekim 2016 Perşembe günü saat 19:30 de Perpa Ticaret Merkezi A Blok Konferans Salonunda yapılacak.

Perpa Cumhuriyet Konseri

Perpa Cumhuriyet Konseri

Perpa Cumhuriyet Konserine solist olarak Birgül Mutlubaş  katılacak. Konserin şiir ve sunumlarını Fatih Oğuz yapacak

PERPA DUYURULAR

PERPA HABERLERİ

PERPA FAALİYETLERİ

PERPA ANA SAYFA  

PERPA İLETİŞİM

PERPA FACEBOOK

Beş Bin Kişiyiz

Beş Bin Kişiyiz

Perpa Ticaret Merkezi beş bin kişiyiz

5 bin kişiyiz…

Kendi alanında Dünya’da tek olan Perpa Ticaret Merkezi’nin facebook sayfasına verdiğiniz destekten dolayı binlerce teşekkürler…
Perpa Ticaret Merkezi, bir çok nedenden dolayı Dünya’nın gözdesi, her ülkeye örnek olması gereken bir yapı…

Dünya’nın monoblok en büyük binası.

İçindeki yolların uzunluğu ile yine Dünya’da tek.

Tek bir bina içinde onlarca bankanın şube açtığı, diğerlerinin gelmek için çaba harcadığı ama yer bulamadığı tek merkez.

Perpa Ticaret Merkezi, kendine ait, noteri, postanesi, telefon santraline sahip tek merkez…

Perpa Ticaret Merkezi, kendi bünyesinde onlarca restaurant, büfe, kafe, çay ocakları ile Dünya üzerindeki tek örnek..

Perpa Ticaret Merkezi, yağmur, kar, soğuk, sıcak görmeden, bir şirketi kurabileceğiniz tek yer…

Perpa Ticaret Merkezi, Dünya üzerinde, bu kadar büyük olupta kent merkezine en yakın olabilen tek ticaret merkezi.. Taksim 5 dakika. Metrobüs kapısında, E-5’e, 2, E-6’ya 4 dakika, tüm metrolara 3 dakika mesafede. Havaalanı 20 dakika, Deniz ulaşımı 15 dakika.. Demiryolu ulaşımı 20 dakika, Limana ulaşımı 30 dakika…

 

Türkiye’nin en büyük ihracatçıları Perpa Ticaret Merkezi’nde…
Türkiye’nin en büyük ithalatçıları Perpa Ticaret Merkezi’nde..

Perpa Ticaret Merkezi, ithalat ve ihracatın merkez üssü…

Perpa Ticaret Merkezi , Ticaretin kalbinin attığı yer.. Dünya’daki ticaret merkezleri arasında en büyük vergiyi ödeyen merkez

Perpa Ticaret Merkezi, yüzlerce, makina, hidrolik, pnömatik, hırdavat, elektrik, elektronik, aydınlatma, güvenlik, muhasebe, sigorta vb. firmasını aynı çatı altında bulabileceğiniz tek yer…

 

Bir fabrika kuracaksınız, a’dan, z’ye, her sorunu bir yerde çözebileceğiniz tek ticaret merkezi..

Aklınızda, hiç olmayacak bir fikir var, bu fikrin ihtiyaçları.. Bulabileceğiniz tek yer…

Bir firma kurayım, dışarıya çıkmadan, her sorunu aynı alanda çözebileyim deyip yapabileceğiniz tek yer..

Deprem olsun, 9.5 şiddetinde, dayanabilsin, yıkılmasın…

Bulunduğu alanın 4 katı yeşil alanı ve toplanma merkezi olsun…

Burası Perpa Ticaret Merkezi…

Perpa Yönetimi, 24 saat hizmetinizde..

Şikayetlerinizde, her an yanınızdayız.. 0212 222 81 43

info@perpa.com

 

Bizi beğenen, takip eden herkese sonsuz teşekkürler…

PERPA HABERLERİ    PERPA TİCARET MERKEZİ

Rüzgar Enerjisi

Rüzgar enerjisi Rüzgar Gücü Rüzgar Türbinleri

Rüzgar enerjisi

Rüzgar enerjisi

Rüzgar Enerjisi

Rüzgar Enerjisi

Perpa Ticaret Merkezi, enerjinin kalbidir. Yenilenebilir enerji konusunda ticaret merkezimizde yüzlerce alternatife ulaşabilirsiniz…

Rüzgâr gücü, elektrik üretmek için rüzgâr türbinleri, mekaniksel güç için yel değirmeni, su veya kuyu pompalama için rüzgâr pompaları veya gemileri yürütmek için yelkenler kullanarak rüzgârın kullanışlı formundaki rüzgâr enerjisinin sonucudur.

 

2015 itibariyle, Danimarka elektriğinin %40’ını rüzgârdan elde etti ve dünya etrafındaki en az 83 diğer ülke elektrik şebekesini rüzgâr enerjisi ile destekledi. 2014’ün sonu itibariyle dünya çapındaki rüzgâr enerji santralleri (RES) kapasitesi 369,553 MW’a (megawatt) ulaşmıştır. Bu da dünyada kullanılan elektriğin %4’ü anlamına gelmekte.

Rüzgar Enerjisi

Tarihçe

Charles Brush’ın 1888’deki değirmeni, elektrik üretimi için.

İnsanlar yelkenlileri hareket ettirmek ve gemileri yürütmek için en az 5500 yıldan beri rüzgârın gücünden faydalanıyor. Yeldeğirmenleri, sulama işlemi ve tahıl ezmek için 7. yüzyıldan beri Afganistan, İran ve Pakistan’da kullanılıyor.

 

1887 Temmuz ayında İskoç Akademisyen Profesör James Blyth rüzgar gücü ile elektrik üreten ilk değirmeni inşa etti ve 1891’de İngiltere’de patent aldı. 1887-88’de Amerika Birleşik Devletleri’nde, Charles Francis Brush, James Blyth’in değirmeninden daha büyük ve üzerinde daha fazla mühendislik yapılmış değirmen kullanarak elektrik üretti. 1900 yılına kadar evinde ve laboratuvarının elektriğini sağladı. 1890’larda Danimarkalı bilim adamı ve mucit Poul la Cour’un rüzgar türbinleri üzerine rüzgar tünelinde yapmış olduğu deney ve araştırmalar sayesinde günümüz türbinlerine giden yolda ciddi bir bilgi birikimi oluştu.

 

1970’lere gelindiğinde fosil yakıt dışında enerji kaynakları arayışının artması ve çevre aktivistlerinin baskıyla Danimarka’da ilk modern rüzgar türbinleri üretilmeye başlandı. Bu ilk rüzgar türbinleri 20-30 kW gücündeydiler. 2015 itibariyle 7 MW’lık rüzgar türbinleri prototip olarak geliştirilmektedir, ilk uygulamalar Avrupa’nın çeşitli yerlerinde yapılmaya başlanmıştır. Bugün rüzgar türbinleri, ev bahçelerinden, parklara, akü depolamalı mini sistemlerden; fabrikalara elektrik sağlayıp ürettiği fazla elektriği şebekeye veren orta ölçekli sistemlere, şehirlere elektrik sağlayan santrallere kadar her ölçekte uygulanmaktadır.

Rüzgar Enerjisi

Rüzgâr enerjisi

 

Rüzgar enerjisi hareket halindeki havanın kinetik enerjisidir. Hayali bir A alanına t zamanında ilerleyen toplam rüzgar enerjisi:

 

E = A . v . t . ρ . ½ v2,

 

sırası ile v rüzgar hızı, ve ρ havanın yoğunluğudur.

 

Bu formül iki ana kısımdan oluşur: A alanına doğru ilerleyen havanın hacmi (A . v . t) ve ilerleyen havanın birim hacim başına kinetik enerjisi (ρ . ½ v2).

 

Toplam rüzgar gücü ise:

 

P = E / t = A . ρ . ½ v3

 

Rüzgar gücü, rüzgar hızının üçüncü kuvveti ile orantılıdır. Bir başka deyişle, rüzgar hızındaki bir birimlik artış ile rüzgar gücü kübik olarak artar.

Rüzgar Enerjisi

Teorik rüzgar enerjisi eldesi

Hayali bir A alanına t zamanında ilerleyen toplam rüzgar enerjisi, ancak bir rüzgar türbininin ilerleyen rüzgarın hızını sıfıra düşürmesi ile tamamen ele geçirilebilir. Gerçekte ise bu mümkün değildir çünkü türbine ulaşan havanın türbinden belli bir hız ile ayrılması gerekir. Rüzgar hızı girdisi ve çıktısı arasında bir ilişki kurulur. Bunlardan biri akım borusu kavramıdır. Bu yönteme göre herhangi bir rüzgar türbininden maksimum elde edilebilir rüzgar enerjisi, toplam teorik rüzgar enerjisinin %59’una eşittir. (Bakınız; Betz Yasası)

Rüzgar Enerjisi

Uygulamada rüzgar enerjisi eldesi

 

Diğer kayıplar, örneğin rotor kanadının sürtünme kaybı, (eğer mevcutsa) dişli kutusu, jeneratör ve konvertör kayıpları vd. elde edilen enerjiyi azaltır.

 

Rüzgardan ticari olarak elde edilebilecek enerji insanlığın diğer bütün kaynaklardan şu anda elde ettiğinden büyük ölçüde daha fazladır. Güneşten gelen enerjinin dünya tarafından emilen %1 atmosferde kinetik enerjiye dönüşür. Eğer bu enerjinin yer yüzüne eşit olarak dağıldığını varsayarsak karalarda rüzgardan elde edilebilecek enerji 3.4×1014 W (Watt) olarak hesaplanır ki bu dünyada şu anda kullanılan ticari enerjinin 22 katına denk gelmektedir.

 

Global olarak kara ve okyanus kıyılarında 100 m yüksekliğinde yaklaşık olarak 1700 TW (terrawatt) rüzgar enerjisi mevcuttur. Günümüz şartlarında ticari olarak değerlendirildiğinde bunun 72 ila 170 TW’ı pratiklik ve maliyet göz önüne alındığında kullanılabilir.

Rüzgâr hızının dağılımı

 

Farklı rüzgâr kuvvetleri ve belli bir yerdeki ortalama değer bir rüzgâr türbininin yalnızca orada üretilebilir enerjisinin miktarını göstermez. Belli bir alandaki rüzgâr hızının frekansını belirlemek için, olası bir dağılım fonksiyonu gözlenen veriye göre uyarlanır. Farklı alanlarda farklı rüzgâr hız dağılımı vardır. Weibull modeli birçok yerdeki saatlik rüzgâr hızlarının gerçek dağılımını yaklaşık olarak yansıdır. Weibull faktörü yaklaşık olarak 2’dir ve bu yüzden Rayleigh dağılımı daha az bir doğruluk olarak kullanılabilir, fakat daha basit modeldir.

Rüzgar Enerjisi

Rüzgâr Tarlaları

 

Rüzgâr türbinleri, rüzgârdaki kinetik enerjiyi önce mekanik enerjiye daha sonra da elektrik enerjisine dönüştüren sistemlerdir. Bir rüzgâr türbini genel olarak kule, jeneratör, hız dönüştürücüleri (dişli kutusu), elektrik-elektronik elemanlar ve pervaneden oluşur. Rüzgârın kinetik enerjisi rotorda mekanik enerjiye çevrilir. Pervane milinin devir hareketi hızlandırılarak gövdedeki jeneratöre aktarılır. Jeneratörden elde edilen elektrik enerjisi aküler vasıtasıyla depolanarak veya doğrudan alıcılara ulaştırılır.

 

Kullanımdaki rüzgâr türbinleri boyut ve tip olarak çeşitlilik gösterse de, genelde dönme eksenine göre sınıflandırılır. Rüzgâr türbinleri dönme eksenine göre “Yatay Eksenli Rüzgâr Türbinleri” (YERT) ve “Düşey Eksenli Rüzgâr Türbinleri” (DERT) olmak üzere iki sınıfa ayrılırlar.

Rüzgar Enerjisi

Rüzgar Enerjisi

Elektrik üretimi

Bir rüzgâr tarlasındaki türbinler orta gerilimle güç toplama sistemi ve iletişim ağına bağlıdır (daha çok 34.5 kV). Alt istasyondaki, bu orta gerilim elektriksel akımı yüksek gerilim elektrik iletim hattı sistemine bağlanması için bir transformatör yardımı ile arttırılır.

 

Şebeke yönetimi

Rüzgâr gücü için sıklıkla kullanılan indüksiyon jeneratörler, ikazlama için reaktif güce ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden, güç faktörü düzeltme için sağlam kondansatör bankalarını içeren rüzgâr güç düzeltme sistemlerinde şalt sahasına ihtiyaç vardır. Rüzgâr türbin jeneratörlerinin farklı türleri, şebekeye iletim esnasında farklı davranır. Bu yüzden, yeni bir rüzgâr tarlasının dinamik elektromekanik karakteristiğinin kapsamlı modellemesi, iletim sistemi operatörlerinin, oluşabilecek sistem hatalarını tamir edebilmesi ve dengeli davranış göstermesi sağlaması için, gereklidir. Özellikle indiksiyon jeneratörler, buhar ve hidrolik türbin senkron jeneratörlerin aksine, hata esnasında sistem gerilimini desteklemezler. Çift beslemeli elektrik makineleri rüzgâr türbinleri ve türbin jeneratörü ile toplayıcı sistem arasındaki katı hal dönüştürücüleri- şebeke bağlantısı için daha çok tercih edilen özelliklere sahiptir. İletim sistemi operatörleri, sisteme bağlantıyı sağlayan gereçleri belirlemek için şebeke koduna sahip bir rüzgâr tarla geliştiricisi ile bağlantı kurmalıdır. Bu gereçler, güç faktörü, sabit frekans ve sistem hataları esnasındaki rüzgâr türbinlerinin dinamik davranışlarını içerir.

 

Kapasite faktörü

Her bir rüzgar türbini için belirlenmiş bir rüzgar hızında, sistemden elde edilen güç en büyük değere ulaşır. Bu en büyük güce “nominal güç” ve bu rüzgar hızına “nominal hız” adı verilmektedir. Rüzgar hızının, nominal hız değerini aşması halinde sistemden elde edilecek güç nominal güç kadar olacaktır.[2] Rüzgâr hızı değişken olduğu için rüzgâr türbini hiçbir zaman nominal gücü ile bir yıldaki toplam saatin çarpımı kadar üretim yapamaz. Santralin ortalama gücünün nominal gücüne oranı kapasite faktörü (KF) olarak adlandırılır. KF bir santralin ne kadar verimli kullanıldığını gösteren bir parametredir.[3] Tipik olarak kapasite faktörü %20 ile 40 arasındadır. Örneğin; kapasite faktörü %35 olan 1 MW’lık bir türbin, yılda 8760 MWh (megawatt.saat) (1*24*365) üretmez. Sadece 1*0,35*24*365= 3066 MWh üretir.

 

Yakıt santrallerinin aksine kapasite faktörü rüzgârın doğal özelliğiyle sınırlıdır.

 

Etki

Rüzgâr enerji “etki”si, rüzgâr tarafından üretilen enerjinin, jeneratörün kullanılabilir toplam kapasitesi ile karşılaştırılmasıdır. Genellikle rüzgâr etkisinin “maksimum” seviyede olduğu kabul edilir. Belirli şebekedeki sınır var olan üretim santrallerine, mekanizmaların fiyatına, arz-talep yönetimine, verime ve diğer faktörlere bağlıdır. Bağlı bir elektrik şebekesi, donanım başarısızlıkları için zaten ters besleme ve iletim verimini içerir. Bu ters verim, rüzgâr santrallerinde üretilen gücü düzene koymaya da yardımcı olabilir. Çalışmalar tüketilen toplam elektrik enerjisinin %20’sinin en az zorlukla birleştirilebileceğini gösterdi. Bu çalışmalar coğrafik olarak çeşitli yerlerdeki rüzgâr tarlalarında, kullanılabilir enerjinin bir kısmında, arz-talep yönetiminde, büyük şebeke alanlarında yapıldı. Bunlardan başka birkaç tekniksel sınırlama da vardır. Fakat ekonomik dengesizlikler daha da önem arz ediyor.

 

Şu anda, birkaç şebeke sistemindeki rüzgâr enerjisinin etkisi %5’in üzerindedir: Danimarka (%19’un üzerinde), İspanya ve Portekiz (%11’in üzerinde), Almanya ve İrlanda Cumhuriyeti %6’nın üzerinde). 8 Kasım 2009’un sabah saatlerinde, İspanya’daki elektrik arzında, ülkenin elektriğinin yarıdan fazlası rüzgâr enerjisinden sağlandı. Bu durum şebekede hiçbir sorun teşkil etmedi.

 

Danimarka şebekesi, Avrupa şebekesiyle büyük oranda bağlantılıdır. Rüzgâr gücünün yarıdan fazlasını Norveç’e göndererek şebeke yönetimi problemlerini çözmüş oldular. Elektrik gönderimi ve rüzgâr gücü arasındaki ilişki çok sıkıdır.

 

Öngörülebilirlik

Rüzgâr gücünden üretilen elektrik, birkaç farklı zaman aralığında, saatlik, günlük ve mevsimlik olarak yüksek oranda değişebilir. Rüzgâr santrali yatırımı yapılmadan önce bölgede ölçün direkleri vasıtasıyla en az 1 senelik ölçümler yapılır ve bölgenin ortalama rüzgâr hızı elde edilir, yatırım bu ortalama hıza göre yapılır. Analiz programları ile mikro analizler yapılarak bölgedeki rüzgâr açısından en verimli noktalar seçilir, bu sayede kesintiler en aza indirilir. RES’ler de diğer elektrik santralleri gibi belli bir talep ve tarife ile şebekeye elektrik satarlar. Diğer santrallerin aksine RES’lerde enerji üretimi rüzgârın anlık durumuna bağlı olduğundan rüzgâr tahminleri ciddi önem arz etmektedir. Türkiye’de Lisanlı ve Lisanssız sektör olarak ikiye ayrılmıştır. Lisanslı sektör 1 MW (megawatt) üzeri santralleri kapsar ve burada tarifelendirme yapılmaktadır ancak 1 MW altında elektrik üreten santraller doğrudan şebekeye verilebilir. Bu sebeple lisanslı RES’lerde öngörülebilirlik anlık olarak önem kazanmaktadır.

 

Türbin yerleşimi

Rüzgâr türbin yerlerinin iyi tespit edilmesi rüzgâr gücünün ekonomik kullanılması açısından kritik önem taşır. Rüzgârın kendi kullanılabilirliği bir tarafa, iletim hatlarının kullanılabilirliği, üretilen enerjinin değeri, bulunduğu yerin bedeli, yapıma ve işleme çevrenin vereceği tepkiler gibi diğer faktörlerde göz önüne alınmalıdır. Denizdeki yerleşimler, yapıları daha büyük inşa ederek, daha fazla yıllık yük faktörlerinin getirisiyle maliyeti dengeleyebilir. Rüzgâr tarla tasarımcıları, belirli bir rüzgâr tarlası tasarımında, bu tür sorunların tesirlerini tespit etmek için özel rüzgâr enerji yazılımı kullanır.

 

Rüzgâr güç yoğunluğu (WPD), belirli bir yerdeki rüzgârın etkin güçünün hesabıdır. Rüzgâr güç yoğunluğunun dağılımını gösteren bir harita, rüzgâr türbinleri uygun olarak yerleştirmek için başvurulacak ilk adımdır. Bir yerde ne kadar büyük WPD varsa, sınıflandırma o derece büyük olur. Rüzgâr gücünün 3’den ( 50 m’lik rakımda 300–400W/m2 ) 7’ye (50 m’lik rakımda 800–2000 W/m2) kadar olan sınıflandırmalarda genellikle rüzgâr güç arttırımı için uygunluk göz önünde bulundurulur…

 

Rüzgâr gücü kullanımı

 

Çin: 30,500 MW (48.4%)

ABD: 8,598 MW (13.6%)

Almanya: 6,013 MW (9.5%)

Brezilya: 2,754 MW (4.4%)

Hindistan: 2,623 MW (4.2%)

Kanada: 1,506 MW (2.4%)

Polonya: 1,266 MW (2.0%)

Fransa: 1,073 MW (1.7%)

Birleşik Krallık: 975 MW (1.5%)

Türkiye: 956 MW (1.5%)

Dünyanın geri kalanı: 6,749 MW (10.7%)

Toplam: 63,013 MW (100%)

 

Dünya kümülatif kapasite (2015)[4]

 

 

Çin: 145,104 MW (33.6%)

ABD: 74,471 MW (17.2%)

Almanya: 44,947 MW (10.4%)

Hindistan: 25,088 MW (5.8%)

İspanya: 23,025 MW (5.3%)

Birleşik Krallık: 13,603 MW (3.1%)

Kanada: 11,200 MW (2.6%)

Fransa: 10,358 MW (2.4%)

İtalya: 8,958 MW (2.1%)

Brezilya: 8,715 MW (2.0%)

Dünyanın geri kalanı: 66,951 MW (15.5%)

Toplam: 432,419 MW (100%)

 

Dünya yeni kurulan kapasite (2014)[5]

 

 

Çin: 23,351 MW (45.4%)

Almanya: 5,279 MW (10.3%)

ABD: 4,854 MW (9.4%)

Brezilya: 2,472 MW (4.8%)

Hindistan: 2,315 MW (4.5%)

Kanada: 1,871 MW (3.6%)

Birleşik Krallık: 1,736 MW (3.4%)

İsveç: 1,050 MW (2.0%)

Fransa: 1,042 MW (2.0%)

Türkiye: 804 MW (1.6%)

Dünyanın geri kalanı: 6,702 MW (13.0%)

Toplam: 51,477 MW (100%)

 

Dünya kümülatif kapasite (2014)[5]

 

 

Çin: 114,763 MW (31.1%)

ABD: 65,879 MW (17.8%)

Almanya: 39,165 MW (10.6%)

İspanya: 22,987 MW (6.2%)

Hindistan: 22,465 MW (6.1%)

Birleşik Krallık: 12,440 MW (3.4%)

Kanada: 9,694 MW (2.6%)

Fransa: 9,285 MW (2.5%)

İtalya: 8,663 MW (2.3%)

Brezilya: 5,939 MW (1.6%)

Dünyanın geri kalanı: 58,275 MW (15.8%)

Toplam: 369,553 MW (100%)

 

Rüzgâr gücü, dünyada kullanımı en çok artan yenilenebilir enerji kaynaklarından biri haline gelmiştir. Günümüzde dünyadaki kullanım oranının çok düşük olmasına karşılık, 2020 yılında dünya elektrik talebinin %12’sinin rüzgâr enerjisinden karşılanması için çalışmalar yapılmaktadır.

 

Dünya Enerji Konseyi tarafından yayınlanmış çalışmaya göre; 5.1 m/s üzeri rüzgar hızlarına sahip bölgelerin uygulamaya dönük ve toplumsal kısıtlar nedeni ile %4’nün kullanılacağı kabul edilerek, dünya rüzgar enerjisi teknik potansiyeli 53,000 TWh/yıl olarak hesaplanmıştır. Dünya’da 2012 yılı sonu yıllık rüzgar enerjisi üretimi 557 TWh/yıl olup enerji üretimi içerisindeki payı %2.6’dır.[6]

 

2015 itibariyle %36,25’lik bölümü Avrupa’da olan 369,553 MW’lık toplam kurulu güç kapasitesi vardır.[7] Bu güç, binlerce rüzgâr türbininden üretiliyor. Dünyada rüzgâr üretim kapasitesi 2000 ile 2006 yılları arasında dört kattan daha fazla arttı. Kurulu rüzgâr gücünün %57.34’ü Kuzey Amerika ve Avrupa’dadır. En büyük üretici olan beş ülkenin 2004’te %71’lik, 2006’da %62’lik ve 2008’de %73’lük payları vardır. Bu ülkeler; Birleşik Devletler, Almanya, İspanya, Çin ve Hindistan’dır.

 

Birleşik Devletler şebekesine, güç kapasitesini 2007’de %45 arttırarak 16.8 GW’lık enerjiyi şebekesine ekleyerek, Almanya’nın 2008’deki kurulu gücünü geride bıraktı. Böylece diğer ülkelerden daha fazla rüzgâr enerjisini şebekesine eklemiş oldu. Kaliforniya, modern rüzgâr güç endüstrisinde patlama gösterenlerden birisidir. Kurulu güçte birçok yıl Birleşik Devletlere önderlik yaptı. Ta ki 2006’nın sonunda Teksas liderliği eline alıncaya kadar. 2008 sonunda 7,116 MW’lık kurulu gücü vardır. Bu da eğer ülkeden ayrı olarak düşünürsek dünyada altıncı sıraydı. Birleşik Devletler rüzgâr güç üretiminde Şubat 2006’dan Şubat 2007’ye kadar %31,8 büyüdü. Ortalama bir MW’lık rüzgâr gücü, yaklaşık 250 Amerikan hanesinin elektrik tüketimine eşittir. Amerika Rüzgâr Enerji Birliği kayıtlarına göre 2008’de rüzgârdan elde edilen elektrik %1’lik haneyi (4.5 milyon haneye eşdeğerdir) kaplıyorken, 1999’da sadece %0.1’lik haneyi kaplıyordu.

 

Çin 2020’deki yenilenebilir enerji kaynaklarındaki üretim hedefini 30.000 MW olarak açıkladı. Fakat 2009 sonu itibariyle 22,500 MW’a ulaştı. 2020’de öngörülen değer 253,000 MW’ı aşacak gibi. Çin yenilenebilir enerji kanunu Kasım 2004’te kabul edildi. Ardından Dünya Rüzgâr Enerji Konferansı Çin tarafından düzenlendi ve Dünya Rüzgâr Enerji Birliğine katıldı. 2008’de rüzgâr gücü hükümetin planladığından ve diğer büyük ülkelerden daha hızlı büyüdü. 2005’ten itibaren her yıl iki kattan daha fazla artış gösterdi. 2010 itibariyle öngörülen kurulu kapasite 114,763 MW’a yakındır.

 

Hindistan, 2009 yılında 10,925 MW’lık toplam rüzgâr güç kapasitesiyle dünyanın beşinci büyük ülkesiydi. Bu da, Hindistan’da üretilen toplam elektriğin %3’üne denk geliyor. Kasım 2006’da Yeni Delhi’deki Dünya Rüzgâr gücü Konferansı, Hindistan rüzgâr güç endüstrisine ek ivme kazandırdı. Tamil Nadu şehrinin Muppandal köyü yakınlarında birkaç rüzgâr türbin tarlası vardır ve burası Hindistan’daki büyük rüzgâr enerji merkezlerinden biridir.

 

Meksika, tüketilen fosil yakıtlarının azaltmaya yönelik olarak son zamanlarda La Venta II rüzgâr güç projesini başlattı. 88 MW’lık proje Meksika’nın ilk rüzgâr üretim girişimidir ve Oaxaca şehrinin elektrik ihtiyacının %13’ünü karşılayacak. 2012’de proje 3,500 MW’a çıkacak. Sempra Enerji, Baja Kaliforniya’da en az 1000 MW’lık bir projeyi 5.5 milyar dolarlık maliyetle gerçekleştireceğini duyurdu.

 

Büyüyen diğer pazar Brezilya, 143 GW’lık potansiyele sahip rüzgâr gücü bulunuyor.

 

Güney Africa, Olifants Nehri açıklarının kuzeyindeki Koekenaap kasabasının yakınında Batı Cape şehrindeki Vredental’ın doğusunda Batı Sahilinde bir istasyon kurdu. Toplam çıkış gücü 100 MW’tır. Bu kapasiteyi ikiye katlamak için görüşmeler yapılıyor.

 

Fransa, 2010 itibariyle 12,500 MW kurulu güce sahip olmayı hedefliyordu 2015 yılı itibariyle bu rakam 9,285 MW’ta kalmıştır.

 

Kanada rüzgâr kapasitesini 2000 ile 2006 arasında hızlı bir şeklide arttırarak 137 MW’dan 1451 MW’a çıkarttı. Bu da yıllık %38’lik bir büyümeye denk geliyor. Özellikle en hızlı büyüme 2006’da görülerek 2005 sonundaki 684 MW’lık üretimi ikiye katladı. Bu büyüme, yükleme hedefleri ekonomik teşvik ve politik destekle beraber beslendi. Örneğin, Ontario eyaleti rüzgâr gücü için vergi indirimine gitti…

 

Türkiye’deki Durum

 

Türkiye’de rüzgâr gücü

Türkiye’de yer seviyesinden 50 metre yükseklikte ve 7.5 m/s üzeri rüzgar hızlarına sahip alanlarda kilometrekare başına 5 MW gücünde rüzgar santralı kurulabileceği kabul edilmiştir. Bu kabuller ışığında, orta-ölçekli sayısal hava tahmin modeli ve mikro-ölçekli rüzgar akış modeli kullanılarak üretilen rüzgar kaynak bilgilerinin verildiği Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlası (REPA) hazırlanmıştır. Türkiye rüzgar enerjisi potansiyeli 48,000 MW olarak belirlenmiştir. Bu potansiyele karşılık gelen toplam alan Türkiye yüz ölçümünün %1.30’una denk gelmektedir. 2014 yılında rüzgar ile elektrik üretimi, Türkiye toplam tüketiminin %3.27 sini karşılamıştır ve 8367 GWh rüzgardan elektrik üretmiştir[8]. 2015 yılı ilk 11 ayında tüketim karşılama oranı %4.37 seviyesindedir. 2015 Temmuz itibarıyla işletmede olan rüzgar enerji santralarının kurulu gücü ise 4,192.8 MW’dır.[9]

 

Güç analizi

Daha düşük hızlarda maksimum gücü ulaşan türbinlerin boyutlarındaki artıştan dolayı üretilen enerji öngörülen kurulu güç kapasitesinden daha fazla artıyor. Yukarıdaki tabloya göre enerji, 2006 ve 2008 arasında iki kattan daha fazla artmasına rağmen aynı periyottaki kurulu kapasite %63 büyüdü.

PERPA HABERLERİ    PERPA İLETİŞİM   PERPA TİCARET MERKEZİ

ENTA ELEKTRİK

38 Şehre güneş enerjisi teşviki

38 Şehre güneş enerjisi teşviki

38 Şehre güneş enerjisi teşviki

38 Şehre güneş enerjisi Teşviki

Güneş enerjisinden elektrik üretilebilecek enerji bölgeleri belirlendi. Elektrik üretimi için toplam 27 bölgede 38 şehre izin ve teşvik çıktı. EPDK Başkanı Köktaş, güneş santrali başvurusu yapılacak bölgelerin açıklanmasıyla birlikte yerli ve yabancı yatırımcılardan yoğun ilgi beklediklerini söyledi. 38 şehir içinde en fazla kotaya 92 megavat ile Konya sahip oldu.

Yerli ve yabancı yatırımcıların heyecanla beklediği Türkiye güneş enerjisi yatırım haritası ve elektrik bağlantı noktaları netleşti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı güneş enerjisi yatırımlarının yapılacağı bölgeleri ve şehirleri belirleyerek yatırımcıların bilgisine sundu. Yeni hazırlanan ve yayınlanan haritaya göre güneş enerjisinden elektrik üretmek için sadece 27 bölgede 38 ile izin çıktı. En yüksek kapasite 92 megavat (MW) ile Konya’ya verildi. Van’a 77, Mersin’e ise 35 megavatlık başvuru hakkı tanındı. Güneş enerjisinde, Türkiye genelinde kurulu güç 600 MW’ı geçemeyecek. Sektöre 2 milyar Euro civarında yatırım yapılması bekleniyor.

“Bağlantı görüşleri, ölçüm ve yarışma sonuçlarına göre sonuçlandırılacak”

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Köktaş, güneş santrali başvurusu yapılacak bölgelerin açıklanmasıyla birlikte yerli ve yabancı yatırımcılar açısından çok önemli bir sürecin başladığını söyledi. Bu konuda yatırımcılardan birikmiş ve yoğun bir ilgisi olduğunu tahmin ettiklerini ifade eden Köktaş şöyle konuştu: “Bundan sonraki süreçte yayımlayacağımız ölçüm yönetmeliği ile şirketler dün ilan edilen bölgeler için ölçümler yapacak. Kurum olarak lisans başvuruları için belli bir gün ilan edeceğiz. Aynı bölgeye birden fazla şirketin başvurması halinde TEİAŞ tarafından yarışma yapılacak. Yarışmada 5346 sayılı kanunda belirlenen alım fiyatı üzerinden en fazla indirim vermeyi taahhüt eden bağlantı hakkını kazanacak. Böylece özel sektörün başvuruları, bağlantı görüşleri, ölçüm ve yarışma sonuçlarına göre sonuçlandırılacak.”

“Yerli üretimde alım garantisi 22,6 dolar/cente çıkıyor”

Meclis’te ocak ayında kabul edilen Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu’na göre, güneşten üretilen elektriğin kilovatına 13,3 cent teşvik verilecek. Yatırımda yerli ürünlerin kullanılması durumunda ilave teşvikler söz konusu. Bir güneş santralinin tamamen yerli üretimle yapılması durumunda alım garantisi 22,6 dolar/cente çıkıyor.

EPDK, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nde değişiklik yaptı. Resmi Gazete’de yayımlanan ve yürürlüğe giren yönetmeliğe göre güneş enerjisi ile elektrik üretiminde kurulu güç 31 Aralık 2013 tarihine kadar 600 MW’yi aşamayacak. Ayrıca lisans için başvuru yapan bir üretim tesisinin kurulu gücü en fazla 50 MW olacak. Yönetmelikle, halen işletmede olanlar dahil 2015’e kadar işletmeye girecek yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim elektrik üretim tesislerine ilk 10 yıl için kira, irtifak hakkı kullanma izni bedellerinde yüzde 85 indirim uygulanacak.

 

Atatürk Posteri Tekmelendi

Atatürk Posteri Tekmelendi

ATATÜRK POSTERİ ve TÜRK BAYRAĞI TEKMELENDİ

ATATÜRK POSTERİ ve TÜRK BAYRAĞI TEKMELENDİ….

28 Ağustos 2016 tarihinde, Perpa A Blok Kat Malikleri Yöneticiliği tarafından, kendi yönetim alanımıza giren bir bölgeye, Atatürk ve Türk Bayrağı posterlerimiz asılmıştır.

Dünya’da ve Ortadoğu’da savaş çığırtkanlıklarının estiği bir dönemde Ülkemizin içinde bulunduğu bu hassas durumu da dikkate alarak, Atatürk’ün Yurtta Barış, Dünya’da Barış,  idealinden hareketle, Yöneticiliğimiz tasarrufundaki boş duran cepheleri Atatürk ve Türk Bayraklarıyla donatmayı uygun gördük.

Aynı gün, Perpa, B Blok yönetimi camlarımız kapanıyor gerekçesiyle bizleri Feriköy Polis karakolu’na, şikayet,  ettiler. Başkanımız Hasan Sezgin’in 28 Ağustos, Pazar günü karakola gidip gerekli bilgilendirmeleri yapması üzerine, Perpa B Blok yöneticiliği çalışanları yazılı şikayetten vazgeçmek,  zorunda kalmışlardır.

Mustafa Kemal Atatürk
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, 29 Ağustos Pazartesi günü, B Blok yönetimine ait olduğunu tespit ettiğimiz, 0212  221 13 45 numaralı telefondan, gerek yöneticiliğimiz çalışanları gerekse  Başkanımız, Hasan Sezgin bizzat aranarak tehdit ve taciz edilmiştir.  Bu tehdit ve tacizin bant kayıtları yöneticiliğimizde mevcuttur.

Atatürk Posteri ve Türk Bayrağı Tekmelendi

Ayrıca, aklın mantığın izah edemeyeceği şekilde yine 29 Ağustos, Pazartesi günü, B Blok yöneticiliğinin camlarından, ( içeriden)  Atatürk Posteri ve Türk bayrağımız,  tekmelenerek düşürülmeye çalışılmıştır.

Konu hakkında, Perpa B Blok Yöneticiliğine haber vermemize rağmen, bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmadığı gibi, konu ile ilgili A Blok yöneticiliğine de herhangi bir bilgi verilmemiştir. Çok duyarlı, B. Blok yöneticilerinin daha ne kadar susacaklarını merak etmekteyiz

Sonuç olarak,

Perpa’da ve Türkiye’de Hukukun geçerliliğine inanıyoruz..

Perpa Ticaret Merkezi Ailesine saygı ile duyurulur…

Atatürk Posteri

PERPA HABERLERİ     PERPA TİCARET MERKEZİ

 

Neşet Ertaş Bozkırın Tezenesi Türkülerin Babası

Neşet Ertaş

Neşet Ertaş

Neşet Ertaş

Neşet Ertaş

Neşet Ertaş

Türkülerin Babası Neşet Ertaş

Kimine göre ‘Bozkırın Tezenesi’ kimine göre ise ‘Türkülerin Babası’… Türk halk müziği bestecisi, söz yazarı ve halk ozanı Neşet Ertaş, dört sene önce bugün 74 yaşında hayata veda etti.

Neşet Ertaş İlk plak

Prostat Kanseri nedeniyle vefat eden Ertaş’ın cenazesi Kırşehir’deki Bağbaşı Mezarlığı’nda babası Muharrem Ertaş’ın yanında toprağa verildi. Ertaş arkasında ‘Cahildim Dünyanın Rengine Kandım’, ‘Neredesin Sen’, ‘Ah Yalan Dünyada’, ‘Gönül Dağı’, ‘Yazımı Kışa Çevirdin’ ve daha birçok eser bıraktı.

Neşet Ertaş İlk Plak 2

ÇOCUKLUĞU

Neşet Ertaş 1938 yılında Kırşehir’de dünyaya geldi. Babası bağlama ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Ertaş’tır. Sekiz yaşına kadar doğduğu köy olan Kırtıllar Köyü’nde yaşamış, sonrasında ailesi ile birlikte İbikli Köyü’ne yerleşti. 12 yaşındayken annesi Döne’yi kaybetti. Babası Muharrem Ertaş, Yozgat’ın Kırıksoku Köyünden Arzu isminde bir kadınla evlenince bir süre bu köyde yaşadıktan sonra Yozgat’ın Yerköy ilçesine yerleşti.

Neşet Ertaş Çocukluğu

 

MÜZİĞE NASIL BAŞLADI?

Neşet Ertaş Müziğe Nasıl Başladı

Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Kendi ifadesi ile şu şekilde ifade eder: “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.”

 

İLK PLAK 1957’DE

Neşet Ertaş ders olarak okutuldu

Neşet Ertaş, Kırşehir’den sonra iki yıl da Kırıkkale’de bulunduktan sonra 1957 yılının sonunda İstanbul’a gelerekilk plağını ‘Neden Garip Garip Ötersin Bülbül’ adı ile babası Muharrem Ertaş’a ait bir türküyle çıkardı. Halk tarafından çok beğenilen bu plağı ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri devam etti. İki yıl İstanbul’da çalıştıktan sonra Ertaş Ankara’ya yerleşti ve sahne hayatına burada devam etti.

Neşet Ertaş Albümleri

1962’de İzmir Narlıdere’de askerliğini yaptı. Askerliğini yaptıktan sonra Ankara’da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanıştı ve evlendi. Babası Muharrem Ertaş, Neşet’in bu evliliğine karşı çıktı. Bu olay sonrası Neşet Ertaş ve Muharrem Ertaş bir süre konuşmadı. Neşet Ertaş ve Leyla Ertaş’ın bu evlilikten Döne ile Canan adında iki kız ve Hüseyin adında bir erkek çocukları oldu. İkili, yedi yıl evli kaldıktan sonra 1970’lerin başlarında ayrıldı. Ertaş, ‘Yazımı Kışa Çevirdin’ şarkısını bu ayrılık sonrası Leyla’ya yazdı.

 

FELÇ GEÇİRDİ

Ertaş, 1978 yılında alkol ve sigara kullanımından dolayı parmaklarından felç geçirdi ve bir süre işsiz kaldı. Kardeşinin daveti üzerine Almanya’ya giderek tedavi oldu. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya’da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul’da verdiği konserle sahne hayatına geri döndü.

 

“BEN HALKIN SANATÇISIYIM”

Neşet Ertaş ben halkın sanatçısıyım

Ertaş, kendisine bir dönem verilmek istenen Devlet sanatçılığı teklifini reddeder. Ve şu açıklamayı yapar: “Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım.”

DERS OLARAK OKUTULDU

Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında yapılan ulusal envanterlerden Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanterine alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüş, bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuarlarda ders olarak okutuldu. Hayatı ve eserleri Doç. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap halinde yayımlanmdı.

ALBÜMLERİ

 

ALBÜMLERİ

1957 – Neden Garip Garip Ötersin Bülbül

1960 – Gitme Leylam

1979 – Türküler Yolcu

1985 – Sazlı Oyun Havaları

1987 – Türkülerle Yaşayan Efsane Deyişler Bozlaklar Türküler

1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde

1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum

1988 – Kibar Kız

1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor

1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları

1990 – Gel Gayri Gel

1992 – Şirin Kırşehir

1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya

1995 – Seçmeler 2

1995 – Seçmeler 3

1995 – Seher Vakti

1995 – Altın Ezgiler 3

1995 – Benim Yurdum

1997 – Nostalji 1

1998 – Ölmeyen Türküler 2

1999 – Ölmeyen Türküler 3

1998 – Gönül Yarası

HEYKELİ DİKİLDİ

 

HEYKELİ DİKİLDİ

Neşet Ertaş Heykeli

Neşet Ertaş

Neşet Ertaş’ın adı Kırşehir’deki caddelerde, okullarda yer alır. Babası Muharrem Ertaş’la birlikte bir de anıtı bulunuyor. Dünyada robot heykeli yapılmış ilk saz sanatçısıdır. Android heykeli dünyaca ünlü heykel sanatçısı Adil Çelik tarafından yapılarak Kırşehir Neşet Ertaş Gönül Sultanları Kültür Evi’nde yerini aldı.

“İNCİTME CANI”

İncitme Canı

Neşet Ertaş

“İNCİTME CANI”

Ertaş’ın Kırşehir’deki mezar taşında şu yazı yazılıdır: ‘’Sakin ol ha, insanoğlu. İncitme canı, her can bir kalp , hakk’a bağlı. İncitme canı, incitme.’’

Neşet Ertaş Türkülerinde Kadın

 Türkülerimizde Türk milletinin sevinçlerini, acılarını, hüzünlerini, mutluluklarını ve kültürel özelliklerini bulmak mümkündür. Bölgesel özellik taşıyan türkülerin ortak hislere tercüman olması dolayısıyla evrensel tarafları da bulunmaktadır. Türk kültüründe de bu evrensel değerleri taşıyan türküler arasında somut olmayan kültürel miras listesine girmiş olan Abdallık geleneğinin önde gelen temsilcisi Neşet Ertaş’ın türküleri önemli bir yere sahiptir.

Neşet Ertaş türkülerinde görülen duygu aktarımında oldukça güçlü ifadeler dikkat çekmektedir. Söz konusu bu duyguların aktarımında da metafor kullanımı önemli bir rol oynamaktadır. Çeşitli kaynaklarda mecaz, istiare, eğretileme şekillerinde adlandırıldığı görülen metaforu anlatılmak istenen kavram ya da düşüncenin dile aktarımında başka bir kavrama başvurma ve bu yolla anlatımı somutlaştırma biçiminde özetlemek mümkündür.

Bu çalışmada Neşet Ertaş türkülerinden yola çıkılarak türkülere konu olmuş sevginin tarafı olan kadının anlatımında başvurulan metaforik örnekler ve bunların türkülerde ele alınış şekilleri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Çalışmamız için Neşet Ertaş’ın icra ettiği türkülerden sözleri kendisine ait olanlar ile bir derlem oluşturulacak, bu derlemde yer alan türkülerdeki kadınla ilgili metaforlar tespit edilecektir. Böylelikle türkülere konu olan sevgi teması üzerinden, kadın ekseninde bir ifade unsuru olarak metaforların kullanımına ve taşıdığı öneme dikkat çekilecektir.

Neşet Ertaş Türkülerinde Kadın Pdf

PERPA HABERLERİ     

PERPA TİCARET MERKEZİ