17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

17 Ağustos 1999…

Marmara depreminin gizli kahramanları: Madenciler

Zonguldak’ta TTK’da kurtarma faaliyetlerinde görev alan maden işçisi ve mühendisler, 17 Ağustos Depremi’nde kazma, kürek ve tokmak gibi yer altında kullandıkları basit malzemelerle enkazlardan 447 kişinin cesedine ulaşırken, 32 kişiyi canlı çıkardı.

Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumunda (TTK) kurtarma faaliyetlerinde görev alan maden işçisi ve mühendisler, 17 Ağustos Marmara Depremi’nde de kazma, kürek ve tokmak gibi yer altında kullandıkları basit malzemelerle Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da enkazlardan 32 kişiyi canlı çıkartarak, depremin görünmez kahramanı oldu.

Zonguldak’tan, 17 Ağustos’ta saat 03.02’de meydana depreminin ardından hareket eden kurtarma ekipleri, ulaşımın güç olması nedeniyle afet bölgesine saat 23.00’te varabildi.

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

Acılara Alışılmaz 17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

Kocaeli, Sakarya ve Yalova’daki kurtarma faaliyetlerinde görev alan bin 564 maden işçisi ve 74 mühendis, enkazdan 32 kişiyi canlı çıkarmayı başarırken, 447 kişinin de cesedine ulaştı.

Enkazlarda Zonguldak Madenci Teknikleri

Göçük ve enkazlara, yer altı kömür madenciliğinde kullanılan özel tahkimat metotlarıyla giren madenciler, kurtarma görevinde bulunan tek bir kişinin dahi burnu kanamadan depremin görünmez kahramanları oldu.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Üzülmez Müessese Müdürlüğü Asma Dilaver İşletmesinde maden teknikerliği yapan Alaaddin Kara, 17 Ağustos sabahına felaketle uyandıklarını, çalışmaya geldiklerini ve deprem bölgesine gönüllü gittiklerini söyledi.

Ekibiyle deprem bölgesine hareket etmek için yanlarında domuz damı, yer altında kullandıkları odun direği, kama, kazma, kürek ve tokmağın yanı sıra işlerine yarayan malzemeleri otobüslere doldurduklarını anlatan Kara, şöyle konuştu:

17 Ağustos 1999 Depreminde Zonguldak Madenciler

17 Ağustos 1999 Depreminde Madenciler

“Maden ocağından çıktığımız gibi kurtarma bölgesine giderek kazı çalışmalarına katıldık. Bu sırada Ereğli ve Alaplı ilçesinde mola için durduğumuzda oradaki esnaf bizim deprem bölgesine gittiğimizi duyunca ellerinde ne varsa ücretsiz vererek işçi arkadaşlarımızın karnını doyurmaya çalıştı. Bunun haricinde aldığımız erzaklardan herhangi bir ücret talep etmediler. Adapazarı’na gittiğimizde kriz masası yeni oluşturuluyordu. Biz oraya vardığımızda bir vatandaş bize olduğu gibi el koydu. Bize, ‘Gelin arkadaşlarımız ve ailemiz kaldı’ diyerek bizi Şeker Mahallesi denilen bir yere getirdi. Oraya gidince biz şaşırdık. Bir felaketin içerisine girdiğimizi gördük. Biz deprem denilince çalkalama, sarsıntı biliyorduk ama orada bir felaket olmuş. Resmen binalar toprağın içerisine gömülmüşler. İlk gittiğimiz yerde canlıları almaya başladık. Canlıları almaya çalışırken ister istemez önümüze cesetler geliyordu. Onları da çıkarmak zorunda kalıyorduk. Gönüllü gitmemize rağmen ekibimle iki gün boyunca uyumadan çalıştık. Ekibimle birlikte 10 kişi canlı çıkardık. Onlardan sonra cesetleri çıkarmaya başladık.”

“Kurtardığımız kız çocuğunun öldüğünü öğrenince çok üzüldük”

Kurtardıkları kişilerin vücutlarının çeşitli yerlerinde kırıklar olduğunu dile getiren Alaaddin Kara, “Kurtarmaya çalıştığımız bazı insanlar korktukları için yıkık binaların arasından çıkamıyordu. Yanlarına gittiğimiz zaman bizden cesaret alıyorlardı. Biz onların önlerini kazma ve küreklerle delik açarak çıkmalarını sağladık. Kurtarma çalışmaları sırasında bulunduğu eve misafir olarak gelen, 7-8 yaşlarında ve lakabanın da ‘Yumoş’ olduğunu öğrendiğimiz bir kız çocuğu vardı. Çocuğu canlı kurtarmak için çok uğraştık. Kurtardıktan sonra ameliyat olduğunu ve yaşamadığını öğrenince çok üzüldük.” dedi.

Kara, göçük içerisinde kurtarma çalışmalarında kendilerini gören insanların ağladığına dikkati çekerek, “Bir insanı bir yerden almak bizim 3-4 saatimizi alıyordu. Kimsenin görmediği ve yapmadığı madenciye özgü çalışmalarla başarılı olduk. Biz zor, uzun ve meşakkatli çalışmalar neticesinde kazazedelere ulaşıyorduk.” ifadesini kullandı.

Görev verilen yere gittiklerinde, “bir binada cenaze olduğu, sabahtan beri ulaşılamadığının” kendilerine söylediğini anlatan Şahin, “Biz de cenazeyi çıkarma görevini devraldık. Üç katlı bir binanın yıkıldığını ve bir cesedin hala bulunamadığını öğrendik. Ev sahibini çağırarak binanın krokisini çizdik. Krokide nokta atışı yaparak bir saat sonra cenazeyi yattığı yatakta bulduk. Gerekli çalışmalarla cenazeyi aldık.” şeklinde konuştu.

Acılara Alışılmaz

Kurtarma çalışmaları sırasında, Sakarya’da meydanda bulunan bir parkta yattıkları sırada yanlarına bir kişinin geldiğini dile getiren Şahin, şunları kaydetti:

“Yanımıza gelen kişi, çocuğunun öldüğünü, çıkartılamadığını ve çıkartmamızı istedi. O kişi bize oğlunun dört gündür enkaz altında olduğunu söyledi. Ben de, ‘Oğlunuz olduğunu nasıl biliyorsunuz?’ diye sorunca onlar da bana, ‘Biz görüyoruz onu.’ dedi. Ben de şaşırdım. Hemen 10 kişilik bir ekiple yola çıktık. Gittiğimizde dört katlı bir bina ve yarısı yıkılmış. Mutfağı ve bazı odalar gözüküyor. O babaya, ‘Çocuğunun nerede olduğunu’ sordum. ‘Burada’ diyerek beni binanın içerisine girerek bir kat aşağıya indik. Tenekelerle kaplanmış bir yer gösterdi. Onları kaldırınca oğlunun yarısına kadar enkazın içerisinde olduğunu gördük. Bize, ‘Çocuğumu köpekler yemesin diye etrafını tenekelerle kapladım.’ dedi. Dört gündür başında beklediğini söyledi. Biz daha sonra çalışmaya başladık ve yaptığımız çalışmalar sonucu cenazeyi çıkardık. Cenazeyi çıkardığımızda babası çok heyecanlıydı. Hemen oğlunu defnetmek için oradan uzaklaştı.”

Şahin, deprem bölgesinde herkesin yakınlarının kurtarılması veya cenazelerine ulaşılması için kendilerine geldiğini belirterek, canlı ve yaşamını yitiren vatandaşların kurtarılmasında maden işçilerinin çok büyük başarısı olduğunu vurguladı.

PERPA HABERLERİ

PERPA DUYURULAR

PERPA FAALİYETLERİ

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA İLETİŞİM

PERPA HABER FACEBOOK

Perpa Okul Sanayi İşbirliği Protokolü Törenle İmzalandı

Tekrar kullanılabilir roketler

Tekrar kullanılabilir roketler

Tekrar kullanılabilir roketler uzay medenciliğinin yolunu açacak

Tekrar kullanılabilir roketler

Tekrar kullanılabilir roketler

Tekrar kullanılabilir roketler

Space X şirketinin çalışmalarını, tekrar kullanılabilen Falcon serisi roketleri ve uzayın geleceğini değerlendiren Prof. Dr. Orhan Gölbaşı, tekrar kullanılabilir roketlerin uzay madenciliğini mümkün kılacağını ifade etti.

Tekrar kullanılabilir roketler üzerinde çalışan Space X uzay şirketi en son geliştirdiği ‘Falcon Heavy’ roketi deneme testlerinde başarısızlığa uğradı. Ünlü girişimci Elon Musk’ın sahip olduğu şirket ‘tekrar kullanılabilir’ uzay araçları üzerinde çalışarak uzay görevlerinin ucuzlamasını amaçlıyor.

Uzay Madenciliği

Uzay Madenciliği

Space X şirketinin çalışmalarını ‘heyecan verici’ olarak değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi Gök Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Orhan Gölbaşı, “Tekrar kullanılabilir roketler sayesinde uzay sivilleşecek ve gezegenler arası yolculuklar olası hale gelecek” diye konuştu.

Tekrar kullanılabilir roketler uzayı ulaşılabilir kılacak

Tekrar kullanılabilir roket teknolojisinin yakın gelecekte yaygınlaşacağını belirten Prof. Dr. Orhan Gölbaşı, “Space X şirketinin geliştirdiği Falcon serisi roketlerin en büyük özelliği tekrar kullanılabilmesi. ABD’nin Ay görevleri için kullandığı Saturn V roketleri tüm yüküyle birlikte 3 bin 100 tonluk bir ağırlığa ulaşıyordu.

Space X

Space X

Görev dönüşünde yalnızca 500 kilogramlık bir ağırlık dünyaya geri dönüyordu. Tekrar kullanılabilir roketlerle kaybedilen araçlar her uçuşta yenilenmeyecek böylece uzay görevlerinin maliyeti hatırı sayılır bir şekilde düşecek. Ucuzlayan görevler uzayı sivilleştirecek, gezegenler arası yolculukları olası hale geçirecek ve en önemlisi uzayı ulaşılması zor olmaktan çıkaracak” dedi.

“SİVİL KURULUŞLAR UZAYA AÇILMAYA BAŞLADI”

Elon Musk

Elon Musk

Elon Musk’ın kurduğu Space X şirketiyle uzay alanında çalışan sivil kuruluşların çoğaldığını belirten Prof. Dr. Gölbaşı, “ABD’de sivil kuruluş ve firmalar bu konuda çok etkin. James Webb adlı kişi de 6.5 m ayna çaplı bir uzay teleskopunun finansmanını sağlıyor.

Bunun için milyarlarca dolar harcayacak. Bu teleskopun başında da Prof.Dr. Feryal Özel isimli bir Türk kızımız var. Bu alanda NASA’da görev yapan tek Türk bilimkadını olma özelliğini de koruyor.  2020 yılında işletime girmesi planlanan bu teleskop ile kara deliklerin olay ufkunun fotoğraflanacağı düşünülüyor.

Uzayın geleceğini gören iş adamları bu alana yönelmeye başladı. Ülkemizde uzay çalışmalarının geleceğini henüz kavrayan bir iş adamı yok. Umarım ileride olur” şeklinde açıklamada bulundu.

“UZAY MADENCİLİĞİNİ MÜMKÜN KILACAK”

Tekrar kullanılabilir roketlerin bir diğer amacının da ‘gezegenler arası yolculuğu imkânlı kılmak’ olduğunu açıklayan Prof. Dr. Gölbaşı, “Space X şirketinin misyonlarından biri de Mars’a yapılacak bir yolculuğu imkânlı kılmak.

Mars’ı dünyalaştırma projesi Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) tarafından ciddiye alınan ve üzerine çeşitli araştırmaların yapıldığı bir proje. Tekrar kullanılabilir roketler Mars görevlerinin ‘ulaşım’ ayağını sağlamak için geliştiriliyor.

Ayrıca çeşitli gök cisimlerinde bulunan değerli madenlerin çıkartılması ve dünyaya getirilmesi gelecekte olası görünüyor. Tekrar kullanılabilir Falcon roketleri bu madenlerin gezegenimize getirilmesinde büyük rol oynayacak” dedi.

Kaynak

PERPA HABERLERİ

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA İLETİŞİM

PERPA HABER FACEBOOK

Canan Kaftancıoğlu Davası Başladı

Canan Kaftancıoğlu Davası Başladı CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek hakim karşısına çıkıyor.

Canan Kaftancıoğlu Davası Başladı

Canan Kaftancıoğlu DavasıBiz Adalete Susamış Türk Gençliğiyiz

Canan Kaftancıoğlu Davası Başladı

CHP’li Kaftancıoğlu sosyal medya paylaşımları ve sahte tweetler gerekçe gösterilerek açılan davada bugün hakim karşısına çıkıyor. Hukuksuz suçlamalara yönelik sosyal medyadan tepkiler yükselirken, Toplumsal Bellek Platformu, “Sonuna kadar Kaftancıoğlu’nun yanındayız” dedi.

AKP ve MHP’lilerin uzun süredir hedef tahtasına oturttuğu CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu, İstanbul Adliyesi’nde bugün saat 10.00’da hâkim karşısına çıkacak.

Kaftancıoğlu ile dayanışma için onlarca insan Çağlayan Adliyesi önüne geldi. Aralarında CHP vekillerinin de bulunduğu kitle “Hak, hukuk, adalet” sloganları attı.

Canan Kaftancıoğlu Yalnız Değildir

Canan Kaftancıoğlu Yalnız Değildir

Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say da Kaftancıoğlu’na destek için Çağlayan Adliyesi’ne geldi.

“Cumhurbaşkanı’na hakaret”, “Türkiye Cumhuriyeti devletini alenen aşağılama”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” ve “terör örgütü propagandası yapmak” iddialarıyla yargılanan Kaftancıoğlu’na,’#CananKaftancıoğluYalnızDeğildir’ diyen yurttaşlar sosyal medya üzerinden destek açıklaması yaptı. CHP’nin yanı sıra Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) İstanbul İl Örgütü de twitter hesabından “İstanbul halkının iradesine sahip çıktığı için mesnetsiz suçlamalar ile 17 yıl ile yargılanan CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun yanındayız” dedi. Öte yandan meçhul cinayetlerde hayatını kaybedenlerin ailelerinin oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu da Kaftancıoğlu’na yönelik desteğini, “Muhalefeti hukuk dışı ithamlarla mahkeme koridorlarına çekerek susturmaya çalışıyorlar” şeklinde ifade etti.

Canan Kaftancıoğlu

Canan Kaftancıoğlu

“Canan Kaftancıoğlu, ömrünü insan hakları, eşitlik ve adalet mücadelesiyle geçirmiş bir hekim ve siyasetçidir” ifadelerini kullanan Platform, açıklamasında, “Bizim için bu dava, ailemizin bir parçasına yapılan cezalandırma istemi değildir yalnızca. Aynı zamanda bu ülkede yakınlarımız nezdinde yıllarca mücadele ettiğimiz değerlerimiz, adalet, hak, hukuk ve eşitlik arayışına karşı başlatılmış olmasıdır. Dahası ülkenin en büyük muhalefet partisinin il başkanını deyim yerindeyse hukuk dışı ithamlarla mahkeme koridorlarına çekerek muhalefete ciddi olarak, yeter, sus, otur! Demektir” diyerek Kaftancıoğlu’na desteğini duyurdu.

MUHARREM ERKEK’TEN AÇIKLAMA

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yaptı. “Bu dava hepinizin bildiği gibi siyasi bir davadır. Haksız hukuksuz bir dava için yine Çağlayan Adliyesi’ndeyiz” diyen Erkek, “İl başkanımız Canan Kaftancıoğlu asla yalnız yürümeyecek. Siyasi davalar, kumpas davaları, kurguya dayalı iddianameler bir gün gelir çöker. Sözcü davası, Cumhuriyet davası, Gezi davası, Eren Erdem davası… Tüm bu davalar muhalefeti baskı altına almak için düşüncenin ve ifade özgürlüğünün yargılandığı siyasi davalardır. Unutulmasın ki bu davalar ülkemizin itibarını zedeliyor, adalete olan güveni sarsıyor” ifadelerini kullandı.

İDDİANAMEDE NE VAR?

Kaftancıoğlu hakkındaki iddianeme; Berkin Elvan’ın ölümü, Gezi eylemleri, AKP’li bakanlara yönelik yolsuzluk operasyonu gibi toplumsal muhalefetin tepkisini çeken gelişmelerle ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımlarından oluşuyor.

Mahkemeye, ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç katıldılar.

Birgün

PERPA HABERLERİ

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA İLETİŞİM

PERPA HABER FACEBOOK

Yunanistan Vizesi Nasıl Alınır

Yunanistan Vizesi Yunanistan’a Vize Nasıl Alınır

Yunanistan Vizesi

Yunanistan Vizesi Nasıl Alınır

Yunanistan Vizesi Nasıl Alınır

Yunanistan Vizesi Nasıl Alınır

Yunanistan Devleti, bir Avrupa Birliği üyesi ve Schengen topluluğu üye ülkesidir. T.C. Vatandaşları Yunanistan seyahatleri öncesi Umuma Mahsus Pasaport (Bordo) sahibi olmaları halinde veya Pasaportlarında geçerli Schengen vizeleri yok ise bu ülkeye, Yunanistan vizesi alarak seyahat etmeleri mecburidir.

Türkiye Cumhuriyeti Diplomatik (Siyah), Hizmet (Gri) ve Hususi (Yeşil) pasaport sahipleri ise; 180 gün içinde 90 ikame günü süreyi ihlal etmeme koşulu ile ülkeler arasında yapılan vize muafiyeti anlaşması nedeni ile Yunanistan vize işlemlerinde muaf tutulacaklardır.

Yunanistan’da maksimum 90 gün konaklayacak kişilerin Yunanistan Schengen vizesi için müracaat etmeleri gerekmektedir. Yunanistan’da maksimum 90 gün konaklayacak kişilerin Yunanistan vizesi için başvuru gerçekleştirmeleri gerekirken Yunanistan vize başvuruları, kısmen Yunanistan Konsoloslukları’na gerçekleştirilebilmektedir. Bu sebeple, Vize başvuru sahipleri ikamet etmekte oldukları il/ilçeye hizmet vermekte olan Yunanistan Konsolosluğu Vize Departmanı çalışmaları hakkında bilgi edinerek, vize başvurularında bulunmaları gerekmektedir.

Yunanistan Başkonsolosluğu İstanbul, Yunanistan Schengen vize başvurularını yetkili vize başvuru merkezleri aracılığıyla kabul etmektedir. Vize başvuru sahipleri Yunanistan Schengen vizesi için başvurularını yetkili başvuru merkezlerine gelerek gerçekleştirebilirler.

Yunanistan vize başvuru merkezleri randevu sistemi ile vize başvurularını kabul etmektedir. Yunanistan vizesi için başvuruda bulunacak kişiler Yunanistan vizesi randevularını alarak, başvuru merkezlerini ziyaret etmeleri önemle tavsiye olunur.

Yunanistan’da 90 günden daha az bir süre konaklama yapacak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları veya Türkiye oturum izni sahibi yabancı uyruklu vatandaşlar, Yunanistan’a tatil, tur ve gezi amaçlı seyahat gerçekleştirecek olmaları halinde Yunanistan Turistik Schengen Vizesi için başvuruda bulunmalıdırlar.

Yunanistan Vizesi Türleri

T.C. vatandaşları ve Türkiye’de uzun süreli oturum izni sahibi yabancılar Yunanistan Turistik Vizeiçin müracaatlarını Yunanistan vize başvuru merkezlerine gerçekleştirebilirler. Yunanistan’a İş görüşmesi, fuar, toplantı ve müşteri ziyaretinde bulunmak için seyahat edecek olmaları halinde ise Yunanistan Ticari Vize için başvuruda bulunmaları gerekir.

Yunanistan Ticari Vize başvuruları, Yunanistan vize başvuru merkezlerine gerçekleştirilebilir. Yunanistan’a, bu ülkede bulunan aile, akraba ve arkadaşlarını ziyaret etmek için seyahat edecek kişiler Yunanistan Aile Ziyareti Vizesi için başvuruda bulunmaları gerekecektir. Yunanistan aile ziyareti vizesi için başvurular, Yunanistan vize başvuru merkezlerine gerçekleştirilebilir. Yunanistan üzerinden başka bir ülkeye transit geçiş yapılarak seyahat edilecek olması halinde ise Yunanistan Transit Vize başvurularında bulunulması gerekecektir.

Yunanistan Transit vizesi için başvurular, Yunanistan vize başvuru merkezlerine gerçekleştirilebilecektir. Yunanistan üzeri gemi ile seyahat edilecek olunması halinde kişilerin, Yunanistan Gemici Vizesi için başvuru gerçekleştirilmesi gerecektir. Yine Yunanistan’ a şoför olarak ticari bir seyahat gerçekleştirecek kişilerin, Yunanistan Şoför Vizesi için başvuruda bulunmaları gerekecektir.

Yunanistan Şoför vizesi için müracaatlar, Yunanistan vize başvuru merkezlerine gerçekleştirilebilir. Eşi AB Vatandaşı veya Yunanistan vatandaşı olan kişiler, Yunanistan Schengen vizesi başvuruları için Yunanistan vize başvuru merkezleri hizmetlerinden yararlanabileceklerdir. Yunanistan’ a eğitim amaçlı seyahat edecek kimseler, Yunanistan Eğitim Vizesi için Yunanistan vize başvuru merkezlerine başvuruda bulunabilirler.

Ayrıca Yunanistan Erasmus vizesi başvuruları için Yunanistan vize başvuru merkezleri ve Yunanistan Konsoloslukları ile bu konu hakkında bilgi alı verişinde bulunulması önemle tavsiye edilmektedir.

Yunanistan’da 90 günden fazla konaklama yapacak kişilerin Yunanistan seyahat amaçlarını belirlenmelerinin ardından, vize başvuru işlemleri hakkında kapsamlı bilgiler edinmelidirler.

Yunanistan Aile Birleşimi VizesiYunanistan oturum vizesi işlemleri ve Yunanistan Eğitim vizeleri için Yunanistan Büyükelçiliği Konsolosluk Departmanı ve Yunanistan Konsolosluklarının Konsolosluk ve Vize Departmanlarına müracaat etmeleri gerekir.

Yunanistan Vize İşlemleri

Türkiye Cumhuriyeti Umuma Mahsus Pasaport sahibi kişilerin Yunanistan’a olan seyahatleri öncesi pasaportlarında geçerli Schengen vizeleri yok ise Yunanistan vizesi alarak seyahat etmeleri zorunludur.

T.C. Hususi (Yeşil), Hizmet ve Diplomatik Pasaporta sahip vatandaşların ise yıl içerisinde 90 ikame günü süreyi ihlal etmeme koşulu ile Yunanistan vize işlemlerinde bulunmaları gerekmez. Ancak söz konusu pasaportlara sahip kişilerin seyahatleri öncesinde pasaport geçerlilik sürelerini kontrol etmeleri önemle rica olunur.

Yunanistan kısa süreli vize başvuruları, bu konuda yetkili kılınmış başvuru merkezlerine ve akredite turizm acentalarına gerçekleştirilebilinir. Yunanistan Konsolosluğu ve tüm Schengen üye ülkeler 25 Eylül 2014 tarihinden itibaren biyometrik Bilgi Kaydı Sistemine (VIS) geçmiş bulunmaktadır.

Bu sebeple Pasaportunda ‘’VIS’’ ibaresi bulunmayan kişiler, Yunanistan ve diğer Schengen ülkeleri için yapacak oldukları Schengen vize müracaatları için Biyometrik bilgilerini ibraz etmekle yükümlü olacaklardır.

Yunanistan Vizesi İçin Gerekli Evraklar

Yunanistan Konsolosluğu, Yunanistan vize başvuru işlemleri sırasında birtakım hususları göz önünde bulundurmaktadır. Yunanistan Konsolosluğu’nun vize başvuru işlemleri sırasında dikkat etmekte olduğu hususlar ise şöyledir:

25 Eylül 2014 tarihinden itibaren yapılacak ilk Yunanistan vizesi veya Schengen vizesi müracaatlarında kişi, biyometrik bilgilerini ibraz etmekle yükümlüdür. (Parmak izi, elektronik imza ve biyometrik fotoğraf çekimi)

Pasaportlar

Yunanistan Konsolosluğu, Yunanistan vize başvuruları için kullanılacak pasaportlarda birtakım özellikleri aramaktadır. Bu sebeple Yunanistan Konsolosluğu’nun vize başvuru işlemlerinde kullanılacak pasaportlarda aradığı özellikler şöyledir: Lacivert pasaportlarla yapılacak vize başvuruları kabul edilmez. Yunanistan vize başvurularında kullanılacak bordo pasaportlar, son 10 yıl içerisinde alınmış olmalıdır.

Pasaport sürelerinin, Yunanistan seyahatlerinin sonlanmasının ardından en az 3 ay daha geçerliliği bulunmalıdır. Yıpranmış, hasar görmüş pasaportlarla yapılan vize başvuruları kabul edilmez. Vize basım işlemleri için en az 2 boş sayfası bulunmayan pasaportlarla yapılacak vize başvuruları kabul edilmeyecektir.

Yunanistan Konsolosluğu ve Yunanistan Konsoloslukları tarafından yetkilendirilmiş vize başvuru merkezlerine sunulacak başvuru evrakları güncel tarihli olmalıdır.

3 aydan daha eski tarihli belgelerle gerçekleştirilecek vize başvuruları kabul edilmeyecektir. Yunanistan vize işlemlerinde kullanılacak, kişinin bağlı bulunduğu şirkete ait vergi levhası ise vize başvurusu yapılan yıldan bir önceki yıla ait vergi beyanını içermelidir.

Kişi, ilk Schengen vizesi için müracaat edecek olması halinde ise söz konusu şirketin faaliyet belgesi orijinal ve güncel tarihli olarak ibraz edilmelidir. Yunanistan Konsolosluğu’na sunulacak olan, kişinin finansal durumunu gösteren belgeler ise yine birtakım özellikleri taşımakla yükümlüdür.

Ekonomik Durum

Bu sebeple Yunanistan vize başvuruları için kullanılacak kişinin şahsi veya şirketine ait banka hesap bilgileri, son 3 aylık bilgileri içerecek şekilde hazırlanmış olmalıdır.

Yunanistan vize işlemleri için kullanılacak banka hesap özeti son 3 aylık hesap hareketliliklerini içermeli, en az 4000 TL bir bakiye bulundurmalı ve söz konusu banka hesap özeti banka yetkilisi tarafından kaşelenmiş, ıslak imza atılmış ve atılan ıslak imzayı teyit eden banka imza sirküleri, banka hesap bildirim belgesine eklenmiş olarak hazırlanmalıdır.

Yunanistan Vize Başvuru Formu

Yunanistan vize başvuru işlemleri sırasında dikkat edilmesi gereken ve Konsolosluğun oldukça önem verdiği evrakların başında ise Yunanistan Vize Başvuru Formu gelmektedir.

Yunanistan vize başvuru formu, Yunanistan Konsoloslukları tarafından hazırlanmış olan ve vize başvuru sahibi hakkında, kapsamlı bilgi edinilmesini sağlayan resmi bir evraktır.

Vize başvuru sahibi, Yunanistan vize başvuru formu olmadan herhangi bir Yunanistan vize başvurusunda bulunamaz. Yunanistan vize başvuru formu, vize başvuru sahibi tarafından eksiksiz ve gerçeğe uygun bilgilerle doldurulmalı, kişinin vize başvuru evraklarında beyan ettiği bilgileri desteklemelidir.

Evraklar ve vize başvuru formunda beyan edilecek çelişkili, hatalı, eksik ve gerçeğe aykırı bilgiler, Yunanistan vize başvuruları için reddedilme gerekçesi veya vize başvuru dosyasının iade edilme nedeni olabilir.

Ayrıca 18 yaşından küçük Yunanistan vize başvuru sahiplerinin, başvuru formları yine eksiksiz olarak doldurulmalı ve vize başvuru formu, kişinin ebeveynleri tarafından imzalanmalıdır. (Hem anne, hem baba tarafından)

Yunanistan Konsolosluğu tarafından yine göz önünde bulundurulan bir diğer önemli evrak ise Yunanistan Konsolosluğu’na hitaben yazılacak, kişinin vize talebini belirten dilekçe metnidir. Yunanistan Konsolosluğu’na hitaben yazılacak vize talep dilekçesi, kişinin bağlı bulunduğu kurumun antetli kağıdına, şirketin antetli kağıdına yazılmalıdır.

Konsolosluğa hitaben yazılacak dilekçe vize başvuru sahibinin seyahat amacını, Yunanistan seyahatinin tarihlerini, Yunanistan seyahatinin sponsorunu ve Yunanistan vize süresi sona ermeden ülke topraklarından ayrılınacağını belirtmelidir.

Söz konusu Yunanistan Konsoloslukları’na hitaben yazılacak dilekçe, yine kişinin bağlı bulunduğu kurumun veya şirketin yetkilisi tarafından kaşesi vurulmalı ve ıslak imza atılarak beyan edilmelidir.

Yunanistan vize başvuruları için şahsen gelme zorunluluğu, vize başvuru sahibinin pasaportunda bulunan ‘’VIS’’ ibaresine bağlıdır. Pasaportunda ‘’VIS’’ ibaresi bulunmayan kişilerin, başvuru esnasında şahsen bulunmaları mecburidir.

Pasaportunda ‘’VIS’’ bulunan kişilerin, başvuru esnasında bulunmaları ise zorunlu değildir. Pasaportunda ‘’VIS’’ ibaresi bulunan kişiler, başvuru esnasında şahsen bulunmalarına gerek kalmadan Yunanistan vize başvurularını 3. bir kişi aracılığı ile alabilirler.

Yunanistan Vizesi Biyometrik Veri Kaydı (VIS)

25 Eylül 2014 tarihinden tüm Schengen üye ülkeler Biyometrik Bilgi Kaydı Sistemi’ne geçmiş bulunmaktadır. Biyometrik Bilgi Sistemi vize başvuru işlemlerinde bulunacak kişilerin, kişisel biyometrik verilerini kaydetmektedir.

Bu sebeple vize başvuru sahipleri Yunanistan vize başvuruları sırasında parmak izi bilgilerinin ibrazını, elektronik imzalarını ve fotoğraf çekim işlemlerini tamamlamak durumundadır. Alınacak olan biyometrik veriler, başvuru sahibinin Pasaportuna ‘’VIS’’ ibaresinin düşülmesini sağlayacaktır.

Pasaportunda ‘’VIS’’ ibaresi bulunan kişilerin ise, 5 yıl geçerli olma koşulu ile her yeni Schengen vize müracaatında biyometrik bilgilerini ibraz etme yükümlülüğünden muaf tutulacaktır.

Ancak Yunanistan Konsolosluğu ve Yunanistan Vize Başvuru Merkezleri, gerek duyması halinde başvuru sahibinden yeni biyometrik bilgi beyanını talep edebilecektir.

Yunanistan Vize Başvuru Formu

Yunanistan vize başvuru formu, Yunanistan Konsolosluğu tarafından hazırlanmış olan resmi bir belgedir. Yunanistan Konsolosluğu’nun hazırlamış olduğu başvuru formunun doldurulması zorunlu olup, Yunanistan vizesi için başvuru işlemlerinizin ilk adımını bu form oluşturacaktır.

Yunanistan vize başvuru formu, eksiksiz ve gerçeğe uygun bilgilerle doldurularak başvuru evraklarınız arasında bulundurulmalıdır. Yunanistan Konsolosluğu, başvuru sahibi hakkındaki kapsamlı bilgiye başvuru formu aracılığı ile ulaşırken, Yunanistan vize başvuru formunda eksiksiz ve gerçeğe uygun olan bilgiler verilmelidir.

Yunanistan Vizesi Hakkında Sık Sorulan Sorular

Yunanistan vize reddi aldım ne yapmalıyım?

Yunanistan vizesi için yapılan başvurular, Yunanistan Konsolosluğu ve Yunanistan Büyükelçiliği tarafından talep edilen şartlar yerine getirilmediği takdirde ret ile sonuçlanabilmektedir.

Yunanistan vizesi başvurusunda bulunan kişilerin sahte ya da eksik evrak sunması, seyahat amacının kanıtlanmaması, seyahat amacının eldeki belgelerle inandırıcı bulunmaması, kişinin Yunanistan seyahati bitiminde ülkeden ayrılacağını gösterir belgeler ibraz etmemesi gibi durumlarda Yunanistan vize başvuruları ret ile sonuçlanabilmektedir.

Yunanistan vize başvuruları ret ile sonuçlanan kişilerin,  bu karara itiraz etme hakkı bulunmaktadır.

Yunanistan vize başvurusuna ret cevabı alan kişiler, eksik ya da yanlış beyan edilmiş evraklarını tamamlayarak, Yunanistan Büyükelçiliği’ne reddedilen vize başvurularının yeniden değerlendirilmesi talebi ile başvuru yapabilirler.

Yunanistan vize ücreti nedir?

Yunanistan vize ücreti Yunanistan Konsolosluğu tarafından belirlenmektedir. Yunanistan vize ücreti konsolosluk harç bedelleri ve vize başvuru merkezi koordinasyon ücretlerini içermekte olup vize türü ve süresine göre değişebilmektedir.

Ayrıca döneme bağlı olarak Konsolosluk tarafından güncellenmektedir. Yunanistan Schengen vizesi ve Yunanistan D vize türlerinin ücretleri de farklılık gösterir ve seyahat öncesinden Yunanistan Konsolosluğundan ve akredite vize başvuru merkezlerinden konfirme edilmelidir.

12 yaş ve altı çocuklardan vize ücreti talep edilmemektedir. Yunanistan kapı vizesi seyahat acentelerinden alındığından bu ücretler de farklılık gösterebilmektedir.

Yunanistan’a araç ile gideceğim, hazırlamam gereken ek evraklar nelerdir?

Yunanistan’a araçla yapılacak seyahatlerde vize başvuru sahibinin durumuna uygun evrakların yanında hazırlaması gereken ek evraklar vardır.

Araç ruhsatı fotokopisi, beynelmilel ehliyet ve aracın yeşil sigortasının yaptırılması gerekmektedir. Eğer aracın sahibi ve aracı kullanacak kişi farklı ise araç sahibinden aracı kullanacak kişiye vekalet verilmesi gerekmektedir.

1 Ocak 2016 tarihinden sonra ehliyet yenilemesinin yeni kriterlere göre yapılmışsa, beynelmilel ehliyet çıkarmaya gerek kalmadan mevcut ehliyet ile seyahat edilebilmektedir.

Yunanistan vizesi ne zaman çıkar?

Yunanistan vizesi, vize randevusunu müteakiben 7 ila 15 iş günü içinde Yunanistan Konsolosluğu tarafından sonuca bağlanmaktadır. Akredite vize başvuru merkezlerinin vize kararına etkisi söz konusu değildir ve vize süresine ve onayına veya reddine karar veren tek yetkili kurum Yunanistan Konsolosluğudur. Konsolosluğun yoğun olduğu dönemlerde, başvuru sahibinden ek evrak veya mülakat gibi taleplerde bulunulduğunda bu süre uzayabilmektedir. Başvuru sahibinin 3 ay öncesinden Yunanistan vize işlemlerini başlatma hakkı vardır ancak daha öncesinde herhangi bir işlem yapılamamaktadır.

Yunanistan vize başvurusunu şahsen yapmak zorunlu mu?

Eğer daha önce Schengen vizesi alınmamışsa veya Schengen vizesi için geçerli parmak izi yok ise, başvuru sahibi Yunanistan vize başvurusuna şahsen gelerek parmak izi ibrazında bulunmalıdır.

Eğer geçerli parmak izi var ise, başvuru sahibi işlemlerini vekil tayin edeceği aracı firmalar ve üçüncü şahıslar yoluyla da yapabilmektedir.

Bu durumda vize başvuru sahibi, üçüncü şahıs ve firmalara yetkilendirme yazısı vererek Yunanistan vize işlemlerinin takibini yaptırabilmektedir

Yunanistan’dan Schengen vizesi alarak diğer Schengen ülkelerine seyahat edebilir miyim?

Yunanistan Schengen vizesi ile diğer Schengen ülkelerine seyahat edebilirsiniz ancak eğer en uzun kalacağınız ülke Yunanistan’sa vize başvurunuzu Yunanistan Konsolosluğu’na yapmanız doğru olur.

Eğer Yunanistan’ı içeren bir seyahat planınız var ve en uzun süre kalacağınız ülke diğer bir Schengen ülkesi ise bunu evraklarla belgeleyerek (otel rezervasyonu ve uçak bileti) göstermeniz ve o ülkeden Schengen vize başvurusu yapmanız gerekmektedir.

Avrupa turu veya birden fazla Schengen ülkesini ziyaret durumlarında en uzun süre kalınacak olan ülkeden vize başvurusu yapılması doğru olur.

Yunanistan vizesi ile en çok ne kadar süre Schengen bölgesinde kalabilirim?

Yunanistan vizeniz çıktıktan sonra vize etiketi üstünde giriş sayısı ve kalış süresi yer almaktadır. Schengen vizeleri en fazla 90 günü kalışlı olarak verilmektedir ancak bu her Schengen vizesinin 90 gün kalmaya izin verdiği anlamına gelmez.

Örneğin vizeniz 3 aylık çıkmış olabilir ancak kalış süreniz 30 gün ise ancak ve ancak 30 gün Schengen bölgesinde kalabilirsiniz. Eğer tek girişli bir vize aldıysanız bu şekilde Schengen bölgesinden ayrıldığınız anda vizeniz geçerliliğini yitirecektir.

Yunanistan Schengen vize etiketinin üstünde yer alan giriş sayısına ve kalış süresine dikkat etmek gerekmektedir. Kalış süresi aşıldığı takdirde cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir, bir sonraki başvurularınızda sorun yaşayabilir ve vize reddi alma olasılığınız olabilir.

Yunanistan kapı vizesi ile diğer Schengen ülkelerine de seyahat edebilir miyim?

Yunanistan kapı vizesi Schengen statüsünde olmakla birlikte bu vize ile diğer Schengen ülkelerine seyahat edemezsiniz ancak kapı vizesinin geçerli olduğu adalara, vizenizin kapsadığı kalış süresi boyunca seyahat edebilirsiniz.

KOSMOS

PERPA HABERLERİ

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA İLETİŞİM

PERPA HABER FACEBOOK

Muazzez İlmiye Çığ

Muazzez İlmiye Çığ Sümerolojinin Yaşlı Annesi

Muazzez İlmiye Çığ: 104 yaşında olduğumu düşündükçe şaşkına dönüyorum artık bıktım yaşamaktan

“60 yaşına gelip de hala okuma yazma bilmeyenleri görünce deliriyorum”

Muazzez İlmiye Çığ

Muazzez İlmiye Çığ

Muazzez İlmiye Çığ Sümerolojinin 104 Yıllık Annesi

Muazzez İlmiye Çığ Sümerolojinin 104 Yıllık Annesi

Muazzez İlmiye Çığ Sümerolojinin 104 Yıllık Annesi

Osmanlı’nın son yıllarına, iki dünya savaşına ve Cumhuriyet’in her dönemine tanıklık etti. 104 yaşındaki Muazzez İlmiye Çığ dünyanın sayılı sümerologlarından, saygın bir bilim insanı. “104 yaşında olduğumu düşündükçe şaşkına dönüyorum” diyen Çığ;  “Artık bıktım yaşamaktan, çok dertleniyorum” diyor.

Posta’dan Oya Çınar’a konuşan Çığ “60 yaşına gelip de hala okuma yazma bilmeyenleri görünce deliriyorum” ifadesini kullanıyor. Çığ’ın Çınar’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

Nasıl bir his 104 yılı devirmek?

Muazzez İlmiye Çığ Sümerolojinin 104 Yıllık Annesi

Muazzez İlmiye Çığ Sümerolojinin 104 Yıllık Annesi

104 yaşında olduğumu düşündükçe şaşkına dönüyorum. Beklemiyordum. Ama artık bıktım yaşamaktan. Çok dertleniyorum. Kendimle ilgili değil ama etrafımda olup bitenler beni çok üzüyor. Çocuklarım, torunlarım için kaygılanıyorum, onlar için ödüm kopuyor.

Özel bir çabanız oldu mu bu kadar uzun yaşamak için?

Yoo! Hiç özel bir şey yapmadım. Az da yemedim, çok da yemedim. Ama çok yürüdüm. Hâlâ yatak sporlarım vardır. Şimdi biraz bacaklarım ağrıyor, zorlanıyorum ama yine de yapıyorum.

Sizce ruh yaşlanıyor mu?

Muazzez İlmiye Çığ Sümerolojinin 104 Yıllık Annesi

Muazzez İlmiye Çığ Sümerolojinin 104 Yıllık Annesi

Yaşlanmanın kötü yanı o ya işte kızım. Bedeniniz bazı şeylere eskisi gibi izin vermiyor ama ruh yaşlanmıyor. Duygular hiç değişmiyor. Gençlikte nelere ağlıyorsam hâlâ aynı şeylere ağlıyorum. Nelerden heyecan alıyorsam aynı şeylerden heyecan alıyorum.

Muazzez İlmiye Çığ Nasıl geçti hayatınız?

Dolu dolu geçti. Dalgalarda kaldım ama hiç boğulmadım. Hep su yüzünde kaldım. Çok çalıştım. O kadar işin gücün arasında iki çocuğum oldu. Annemin yardımlarıyla ve kocamın anlayışıyla büyüttüm. Kıyafetlerini kendim dikerdim. O zaman hazır giyim yoktu. Evde de dışarıda da hep çalışarak geçti hayatım.

Fahri doktoranız, 23 kitabınız ve bilimsel makaleleriniz var. Eğlenceye vakit kaldı mı hiç?

Yaratırdım! Tabii eğlence deyince benim aklıma sinema, tiyatro ve seyahat geliyor. Eşimle sık sık tiyatroya giderdik. İmkan buldukça davetlere, kokteyllere katılırdık. Ve hep gezerdim. Sadece Japonya’ya 15 kere gittim.

Neden sümeroloji?

Muazzez İlmiye Çığ Sümerolojinin 104 Yıllık Annesi

Muazzez İlmiye Çığ Sümerolojinin 104 Yıllık Annesi

Ankara’da Dil Tarih Coğrafya Fakültesi açılalı bir yıl bile olmamıştı. İki arkadaş, Fransızca bölümüne kayıt olmak istiyorduk. Ama kayıtları dolmuş. “Hititoloji profesörü yeni geldi. Yan dersler olarak da sümeroloji ve arkeoloji olacak” denildi. Gidip oraya kayıt olduk. Tabii çok cahiliz o zaman. ‘Loji’nin ‘bilim’ olduğunu bile bilmiyorduk. Tesadüfen başladı her şey.

Sonra?

Hocamız okulda kalmamı çok istedi ama ben istemedim. Babam çok kızdı; o da profesör olmamı istiyordu. Sonra İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde çalışmaya başladım. Hiç de pişman olmadım. Maalesef okulda kalanlar ne sümeroloji ne de başka alanda bir şey ortaya koyabildi. Koskoca bir sümeroloji arşivi meydana getirdik. Anlaşılan o ki, biz yapmasak başkası da yapmayacakmış.

Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin ilk mezunlarındansınız…

Sümerler - Sümeroloji

Sümerler – Sümeroloji

1935’te okul kuruldu, ben de 1940’ta mezun oldum şekerim. İyi ki açtın bu konuyu… Atatürk bu okulu açarken bir şey amaçladı. Şimdi o amacı tamamen unutmuş durumdalar. İlber Ortaylı’nın kitabında bile yok. Atatürk’ü yazmış ama bu okullar neden kuruldu, niye var, söz etmemiş bile.

Amaç neydi?

Atatürk diyor ki, Türk dilini ve tarihini araştıracak uzmanlar yetiştirmek zorundayız. Bunun için bu okulu açıyor. Türkçe’nin kökeni ne? Türkler hangi coğrafyalarda, nerelere kadar uzanmış? Bunları gelecek nesillere aktarmak için… Ama bunları yapabilmek için eğitimci lazımdı. Yoktu o zaman.

Nasıl başardı peki?

Sümerler - Sümeroloji

Sümerler – Sümeroloji

Atatürk, Cumhuriyeti kurar kurmaz lisede başarılı çocuklar arasından sınavla 150 genci seçip Avrupa’ya gönderdi. Aynı dönemde Almanya’da Hitler, pek çok değerli profesörü Yahudi olduğu için işlerinden çıkardı. Atatürk, “Hemen gelsinler” dedi. O zaman yapılmış bir anlaşma var. Ben okurken ağladım. Daha 10 yıllık bir ülkenin yaptığı şeyler bunlar. Biz bugün bir şeyler yapabildiysek, o dönem atılan tohumların meyveleri sayesinde hepsi. Aynı şekilde devam edilebilseydi Türkiye şimdi Finlandiya ve Norveç seviyesinde olabilirdi.

Kindar bir nesil yetişti

Cumhuriyet’in ilk yılları nasıldı?

Sümerler - Sümeroloji

Sümerler – Sümeroloji

1933’te, Cumhuriyetin 10. yılında Eskişehir’de öğretmendim. Kadın-erkek ayrımı nedir bilmezdik. Hep birlikte sinemaya, tiyatroya gidilirdi. Çarşaflı bir tek kadın bile görmezdik. Erkekler şapkalı, kadınlar başı açık modern bir şekilde yaşıyorduk. Bugün modern Türk kadını denince aklınıza nasıl bir profil geliyorsa, o zaman öyleydi. Köyde ve şehirde büyük bir okumayazma seferberliği vardı. Bugün 60 yaşına gelip de hâlâ okuma-yazma bilmeyenleri görünce deliriyorum. Bunun bahanesi yok, 1930’ların yokluğunda bile insanların öğrenme aşkı vardı.

Bugün bile okutulmayan kız çocukları var. Siz o dönemde lisede Fransızca ve keman dersleri almışsınız…

Babam acayip bir adamdı şekerim. Yıl 1914, annem hamile. Babam diyor ki, “İnşallah kız çocuğum olur. Ona Fransızca ve keman dersleri aldıracağım.” Ben doğunca adımı Muazzez İlmiye koyuyor. Bir gün bana dedi ki, “Kızım sana İlmiye adını verdim ki ilim sahibi olasın.” Ben çocuğum tabii. Bir kulağımdan girdi, öbüründen çıktı. Kullanmazdım bile İlmiye’yi. Ne zaman kullanmaya başladım biliyor musun? Türkiye’ye yabancı bir profesör gelmişti. Bir etkinlik sırasında sohbet ederken ilk sözü şu oldu bana, “Siz tüm bu çalışmalarınızla, ilim sahibi olduktan sonra mı aldınız bu unvanı?” Güldüm. “Hayır, babam koymuş bu adı” dedim. Emekli olmuştum, düşünün. Ondan sonra hep Muazzez İlmiye’yi birlikte kullandım.

Muazzez İlmiye Çığ Benim tanrım Gök Tanrı

Günümüzü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son yıllarda yapılan her şeye rağmen Atatürk devrimleri en başarılı çağında. Onun devrimlerinin karşısında duranlar bile birden coştular. Bir şeyi ne kadar baltalamaya çalışılırsanız o kadar güçlenir; demek ki bunun idrakına geç varıldı. Gençler eskiden benden Sümerleri dinlemek isterdi. Şimdi sürekli Atatürk’ü soruyorlar.

Muazzez İlmiye Çığ Gelecekten umutlu musunuz?

Ben çok iyi olacağına kaniyim. Belki büyük bir dalgalanma olacak ama yeniden doğacağız. Seçimleri de heyecanla bekliyorum. Sıkıntılı günler yaşayacağız ama sonumuz aydınlık. Tabii çalışırsak. Vazifelerimizi bilmemiz, birbirimize kenetlenmemiz lazım. Yoksa her şey berbat olur. Yeniden Osmanlı’ya dönmemiz işten bile değil.

En çok nelerden rahatsız oluyorsunuz?

Kindar bir nesil yetişti. Ona üzülüyorum. Gazeteleri okurken deliye dönüyorum. Nasıl bu hale geldik? Deli olacağım. Bunun dinde de yeri yoktur. Eski Türklerin inancı sevgi üzerine. Gök Tanrı ‘Sev’ demiş; otu, böceği, hayvanı… Benim Tanrım Gök Tanrı. Sevecensen Gök Tanrı sıkıntını alıyor, işin gücün rast gidiyor. Değilsen de seni kendi haline bırakıyor. Öyle cezası, ateşlerde yakması yok. “Aaa bayıldım vallahi ben bu Tanrı’ya” dedim okuyunca. Vallahi bayıldım!

Avrupa’nın her rezaleti unutuldu ama Beethoven hatırlanıyor

Günlük rutininizde neler var?

Her sabah gazetelerimi gözden geçiriyorum. Bol bol okuyorum. Şimdi ‘Türkçenin Dirilişi Hareketi’ kitabı var elimde.

Magazin de okur musunuz?

Gazetelerin eklerini okurum. Artistlere martistlere bakıyorum, ne yapıyorlar diye. Ama sanatta ve sporda başarılı gençlerimize az yer veriliyor. Zaten Osmanlı’dan kalan kötü bir imajımız var. Bakın dünyaya, Avrupa’ya, İkinci Dünya Savaşı’ndaki rezaletleri, her türlü pislikleri unutuldu ama Beethoven hatırlanıyor! Sanatın böyle bir gücü vardır! Biz de Osmanlı’dan kalan bu kötü imajımızı temizlemek istiyorsak kendi Beethoven’larımızı yetiştirmemiz lazım.

Bunca yaşam deneyiminizden sonra gençlere ne öğüt verirsiniz?

Çok okusunlar. Çalışsınlar. Lisan öğrensinler. Türkçeye çok önem versinler. Lisan öğrenmek başka, kendi diline sahip çıkmak başka. Kendi dilimizin içine çok rica ediyorum yabancı kelimeleri sokuşturmasınlar. Önyargılı olmasınlar. Dedikodudan uzak dursunlar.

Bu dünyaya bir geliş amacınız var mıydı sizce?

İki gün evvel bir ressam geldi ziyaretime. Sümerlerle ilgili hayali resimler yapmış, getirmiş. Bayıldım. Benim gayem de çabam da buydu: Sümerleri halka tanıtmak. Gayeme ulaştım mı? Herhalde Atatürk’e vefa borcumu ödedim diye düşünüyorum. Türkiye’den başka hiçbir yerde Sümerler hakkında bu kadar bilinçli bir halk yok. Bu da beni çok mutlu ediyor.

Dünyaya bir gelirsem uzaya gitmek isterim

Muazzez İlmiye Çığ Sıkılınca ne yaparsınız?

Başka bir şey yaparım.

Zorluklarla mücadele ve devam etme gücünü nelerden alırsınız?

Yılmam ben bir şeyden. Yılıp da çekilmem köşeye.

Sizi ne heyecanlandırır?

Sabah çıktım balkona, bahçeme baktım. Öyle güzel renkler var ki… Eflatunu, pembesi, kırmızısı… Doğa bana coşku veriyor. Güzel bir kitap okumak, iyi bir film izlemek, gençlerle buluşmak beni heyecanlandırıyor.

Muazzez İlmiye Çığ Dünyaya yeniden gelmek ister miydiniz?

Uzaya gitmek isterdim şekerim. Uzayla ilgili çok araştırır, her şeyi severek okurum.

Kaynak T24

Muazzez İlmiye Çığ Biyografi

Ailesi köken olarak Kırımlı göçmenlerden olup babası Kırım’dan Amasya, Merzifon’a, annesi ise Kırım’dan Bursa’ya göçmüştür. Ailesi İzmir’de yaşamaktayken, 15 Mayıs 1919 tarihinde meydana gelen İzmir’in işgali ardından daha güvenli bir yer olan Çorum’a yerleşti.

Eğitim ve kariyer

İlkokula Çorum’da başladı. Daha sonra ailece Bursa’ya taşındılar. Bursa’da özel bir okul olan Bizim Mektep’te Fransızca ve keman dersleri aldı. 1926’da sınavla Bursa Kız Muallim Mektebi’ne (Bursa Kız Öğretmen Okulu) girdi. 1931 yılında mezun oldu ve babasının da öğretmenlik yapmakta olduğu Eskişehir’e tayin oldu. Eskişehir’de öğretmenlik mesleğini dört buçuk yıl yaptı.

15 Şubat 1936 tarihinde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Hititoloji bölümüne kaydoldu. Nazi Almanyası’ndan Türkiye’ye iltica etmiş olan ve Ankara Üniversitesi’nde dersler veren Prof. Dr. Hans Gustav Guterbock’dan Hitit Dili ve Kültürü derslerini, Prof. Dr. Benno Landsberger’den Sümer ve Akad Dilleri ve Mezopotamya Kültürüderslerini aldı. 1940 yılında Ankara Üniversitesinden mezun olduktan sonra İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesi Çiviyazılı Belgeler Arşivine uzman olarak atandı. Aynı yıl Kemal Çığ ile evlenmişti. Müzede çalıştığı 31 yıl boyunca meslektaşı Hatice Kızılyay ve Dr. F. R. Kraus ile birlikte müzenin deposunda bulunan Sümer, Akad ve Hitit dillerinde yazılmış on binlerce tableti temizleyip, sınıflandırıp numaralandırdı, 74.000 tabletten oluşan çivi yazılı belgeler arşivini oluşturdu, 3.000 tabletin kopyasını yapıp katalog halinde yayımladı.

1957’de Münih’teki Oryantalistler Kongresi’ne katıldı. 1960’ta Heidelberg Üniversitesi’nde altı aylık bir çalışma yaptı. 1965’te Roma’da sergilenen Hitit sergisini bu şehirden alarak Londra’ya götürdü. 1972’de emekliye ayrıldı.

Emeklilikten sonra bir süre yurtdışında yaşayan Muazzez İlmiye Çığ, 1988’de Philadelphia’daki Asuroloji kongresine katıldı. Prof. Kramer’in History Begins at Sumer adlı kitabını Türkçeye çevirdi ve kitap 1990’da “Tarih Sümerle Başlar” adıyla Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlandı. Kitabın çok ilgi görmesi üzerine 1993’te çocuklara yönelik Zaman Tüneliyle Sümerlere Yolculuk da dahil Sümer ve Hitit kültürlerini tanıtan 13 kitap yazdı.

Muazzez İlmiye Çığ Ödülleri

  • Adana Tepebağ Rotary Kulübü, Meslek Hizmet Ödülü
  • İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından Fahri Doktora unvanı, 4 Mayıs 2000
  • Osmaniye’nin Çardak köyü’ndeki Anadolu Kültür Araştırmaları Derneği tarafından “Özgür İnsan Ödülü”
  • Vatandaşlık Tepkilerim isimli kitabı, Galatasaray Rotary Kulübü tarafından İngilizceye çevrilerek Avrupa ve Amerika’daki üniversite kütüphanelerine dağıtılmıştır.

Muazzez İlmiye Çığ Davaları

Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği ve Vatandaşlık Tepkilerim isimli kitaplarında kadınlarda başörtüsünün köklerinin Akadlara dayandığını yazmıştı. Bu kitapları 2007 yılında kamuoyunda yankı uyandırdı. 2007 yılında “Vatandaşlık Tepkilerim” adlı kitabında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçuyla yargılandı ve ilk celsede beraat etti.

Muazzez İlmiye Çığ Kitapları

  • “Kur’an, İncil ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni”, 1995, Kaynak Yayınları
  • “Sümerli Ludingirra – “Zaman Tüneliyle Yolculuk”, 1996, Kaynak Yayınları
  • “İbrahim Peygamber – Sümer Yazılarına ve Arkeolojik Buluntulara Göre”, 1997, Kaynak Yayınları
  • “İnanna’nın Aşkı – Sümer’de İnanç ve Kutsal Evlenme”, 1998, Kaynak Yayınları
  • “Zaman Tüneliyle Sümer’e Yolculuk”, 1998, Kaynak Yayınları (Genişletilmiş ikinci basım; ilk basım 1993, Kültür Bakanlığı Yayınları)
  • “Hititler ve Hattuşa – İştar’ın Kaleminden”, 2000, Kaynak Yayınları
  • “Gilgameş – Tarihte İlk Kral Kahraman”, 2000, Kaynak Yayınları
  • “Ortadoğu Uygarlık Mirası”, 2002, Kaynak Yayınları
  • “Ortadoğu Uygarlık Mirası 2”, 2003, Kaynak Yayınları
  • “Sümer Hayvan Masalları”, 2003, Kaynak Yayınları
  • “Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği”, 2004, Kaynak Yayınları
  • “Vatandaşlık Tepkilerim”, 2004, Kaynak Yayınları
  • “Atatürk Düşünüyor”, 2005, Kaynak Yayınları
  • “Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği”, 2005, Kaynak Yayınları
  • “Çivi Çiviyi Söker – Muazzez İlmiye Çığ Kitabı”, Serhat Öztürk, 2002, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
  • “Sümerlilerde Tufan – Tufan’da Türkler”, 2008, “Kaynak Yayınları”

PERPA HABERLERİ

PERPA HABER ANA SAYFA

PERPA İLETİŞİM

İmamoğlu Çalışanlarıyla Buluştu

İmamoğlu Çalışanlarıyla Buluştu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu çalışanlarıyla buluştu. İmamoğlu, Saraçhane’deki binanın başkanlık katında İBB çalışanlarıyla bir araya geldi. Burada personele hitap eden İmamoğlu, bu anları yaşayan birisi olduğunu ifade ederek, insani bir konuşma yapacağını söyledi.

İmamoğlu Çalışanlarıyla Buluştu

İmamoğlu Çalışanlarıyla Buluştu

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekremİmamoğlu Çalışanlarıyla Buluştu. İmamoğlu, Saraçhane’deki binanın başkanlık katında İBB çalışanlarıyla bir araya geldi. Burada personele hitap eden İmamoğlu, bu anları yaşayan birisi olduğunu ifade ederek, insani bir konuşma yapacağını söyledi.

İmamoğlu Çalışanlarıyla Buluştu Bankamatik Çalışanlar

İmamoğlu Çalışanlarıyla Buluştu

İmamoğlu Çalışanlarıyla Buluştu

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bu kuruma hizmet etmeyip maaşını buradan alıp başka bir kuruma hizmet edenler varsa inanın biz onu zaten tespit ederiz. Ama ben olsam o kişinin yerinde istifamı veririm. ‘Allah’a ısmarladık’ der giderim” dedi.

Ekrem İmamoğlu, Saraçhane’deki binanın başkanlık katında İBB çalışanlarıyla bir araya geldi. Burada personele hitap eden İmamoğlu, bu anları yaşayan birisi olduğunu ifade ederek, insani bir konuşma yapacağını söyledi.

“Benden bir belediye başkanı nutku beklemeyin” diyen İmamoğlu, “Tüm insani değerler ve bakışımla konuşacağım. Şunu ifade edeyim. Bu konuda çok netim ve samimiyim. Bizim belediye bünyesinde çalışan hiçbir bireyle bir sıkıntımız asla olmaz.

Her çalışan arkadaşımızın ekmeğine ve alın terine inanılmaz saygı duyan bir vicdana ve ahlaka sahibim. Bu vicdan ve ahlakın karşılığı olarak aynı vicdan ve ahlakı elbette ki siz çalışma arkadaşlarımdan bekliyorum.” diye konuştu. 

Belediye başkanı olarak çalışma arkadaşlarında istediği bir kaç önemli hususun bulunduğunu anlatan İmamoğlu, şöyle devam etti: 

“Göreve geldim. Allah nasip eder, 5 yıl burada kalırız. Bu duygularımla, bu süreç içinde tek temennim, bana göre dünyanın ve İstanbul’un en başarılı belediye başkanı olmak. Bunun için çok çalışırım. Çalışmamın sınırı yoktur. Çok alın teri dökerim. Dolayısıyla bu sürece her arkadaşımın katkı sunmasını dilerim.

Katı nedir? İnsan hangi makamda, hangi birimde çalışırsa çalışsın işini en iyi yapan olmasıdır. Her biriniz aynı titizlikle işinize sarılmalısınız. Burada ekmeğinizi sunan ben değilim.

Size ekmeğinizi sunan bu şehrin 16 milyon insanın vergisidir. Ekmeğinizi ben size sunmadığım gibi bir başkası da sunmuyor. Dolayısıyla kula kulluk etmenizin bir anlamı yok. Halk beni seçti. Bu makamın emanet olduğunu biliyorum. Sizlerin de bu sürece en iyi şekilde, layık olacak şekilde hizmet etmenizi diliyorum. İşin özeti bu kadar.” 

İmamoğlu Çalışanlarıyla Buluştu İşinizin Takipçisi Olacağız

İmamoğlu İşinizin Takipçisi Olacağız

İmamoğlu İşinizin Takipçisi Olacağız

İmamoğlu, çalışanların işlerini iyi yapıp yapmadıklarının takipçisi olacağına vurgu yaparak, “Belli bir siyasi dönemin, belli ilişkilerle ya da kendi hakkınızla buraya işe girmiş olabilirsiniz. O bitti gitti. Bu aşamadan sonra, yani işe girdiğiniz an itibarıyla artık buraya tabisiniz.

Bazı insanlar, sözlerimi tek odaklı bir yere çekiyor. Ben tekrar yineleyeyim ki, beni daha iyi anlayasınız. Dedim ki, ‘Kişilere, partilere, kurumlara, derneklere, vakıflara, cemaatlere hizmet yok. Kendi özelinizle hizmet ediyorsanız, buyurun edin. O sizinle onların arasında. Beni ilgilendirmez.

Ama burada çalışanların, emeğiyle elde edeceğimiz bir sürecin, tek amacı olacak. İstanbul şehrine hizmet etmek. İşinizi yapın, gelip elinizi sıkayım. Bu tavrımın aynısının yol arkadaşlarım kadrom da sizinle paylaşacak.” ifadelerini kullandı. 

İBB’nin tüm personeliyle de konuşacağını dile getiren İmamoğlu, “Karalamalar ve lekelemeler olacak. Hiçbiri umurumda değil. Bizim bünyemiz buna alışkın. Biz yaptığımız işin doğruluğuna bakarız. Geriye dönüp kim ne demiş diye bakmayız.” dedi. 

Herkesin İşini Yapması Gerekir

Herkesin işini yapması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, şunları kaydetti: 

“Burada, yapının içerisinde maaşını alıp hizmet etmeyenler varsa ben söylemeden bıraksın gitsin. İstifasını versin gitsin. Maaşını alıp bu kuruma hizmet etmeyen, başka yerlere başka kurumlara hizmet edenler varsa, belediyenin bazı kamu kurumlarına hizmet etme mecburiyeti vardır.

Ben ondan bahsetmiyorum. Siz ne demek istediğimizi anladınız. Bu kuruma hizmet etmeyip maaşını buradan alıp başka bir kuruma hizmet edenler varsa inanın biz onu zaten tespit ederiz ama ben olsam o kişinin yerinde istifamı veririm. ‘Allah’a ısmarladık’ der giderim. Göreceksiniz ben belediye başkanlığım süresince böyle bir şeye asla müsaade etmedim, etmeyeceğim.

Dolayısıyla benim sözümü lütfen anlayın. Kendinizi sorumlu hissedip, dediğim şey aslında tam da kul hakkıdır, bahsettiğim şey aslında bu şehrin insanlarının yükünün sizlerin sırtında olduğunu hatırlatmasıdır, başka bir şey değil. Emeğinize bakın, işinizi yapın, çok moralli bir şekilde işinize gelin. Moralli bir şekilde evinize gidin.

İşinizi yaptıkça göreceksiniz bizim sizlerle olan diyaloğumuz, muhabbetimiz ve arkadaşlığımız, yol arkadaşlığımız daha da kuvvetlenecek. On binlerce insanın bu kurumda direkt veya endirekt çalıştığını biliyorum.

Ben Size Patronluk Yapmaya Gelmedim

İmamoğlu Çalışanlarıyla Buluştu

İmamoğlu Çalışanlarıyla Buluştu

Dolayısıyla benim niyetim, sadece İstanbul’da yaşayanların değil bu çatı altında çalışan on binlerce insanın da kalbini kazanıp onlarla yol arkadaşı olmak. Başka bir şey değil. Ben size patronluk yapmaya gelmedim. Ben sizin belediye başkanınız ve yol arkadaşınızım. Siz de bana yol arkadaşlığı yapacaksınız. Bu kadar net.”

Kaynak

PERPA HABERLERİ

PERPA HABER ANA SAYFA

PERPA İLETİŞİM

Kaydırmaz Bant Nedir

Kaydırmaz Bant Nedir Kullanım Alanları Nerelerdir

Kaydırmaz Bant Nedir

Kaydırmaz Bant Nedir

Kaydırmaz Bant Nedir

Kaydırmaz Bant Nedir Non-slip bands, kaygan, eğimli ve çok kademeli, merdiven vb. yüzeylerde kaymadan dolayı  oluşabilecek kaza risklerini minimize eden teknik bant çeşididir.

Kaydırmaz Bantlar, kaygan, eğimli ve çok kademeli merdiven gibi yüzeylerde kaymadan dolayı oluşabilecek kaza risklerini azaltır. Yüzeyin fiziksel yapısından (Mermer, Granit), Cilalama, temizleme, ıslaklık, Yağmur, kar ve don gibi iklimsel koşullarda oluşabilecek kazaları minimize eder.

Günümüzde, evlerde, işyerlerinde, otellerde ve, rezidans gibi işletmelerde temizlik kaygılarından dolayı, pürüzsüz, pırıl pırıl cilalanmış yüzey kaplamaları özellikle tercih edilmektedir. 

Yüzeyin kir pas tutmaması için pürüzsüz olması gerekiyor. Bu yüzden yüzeyler mermer vb. kaplamalar ile kapatılıyor. Bu tip yüzey kaplamaları çok kolay temizleniyor, fakat, mevsimsel değişiklikler (sıcaklık, don), fiziksel değişiklikler (eğim vb.) bu tip yerlerde ciddi kazalara yol açabiliyor.

İnsanlar eğim, buz, don, pürüzsüzlük gibi nedenlerle çok kolay kayıp düşebiliyor. Bu kayma ve düşmeler genellikle sert zeminlerde olmasından kaynaklı olarak çoğunlukla ölümcül veya kalıcı hasarlara neden olabiliyor.

İnsan sağlığı ve iş güvenliği açısından, işyerlerinde, evlerde, otel, fabrika gibi değişik mekanlarda, fiziksel etkilere maruz kalan alanlarda ( sıcaklık, soğukluk), 20 dereceyi geçen eğimlerde fiziksel önlemler almak gerekiyor.

Alınacak önlemlerin en başında Kaydırmaz Bant kullanımı geliyor.

Kaydırmaz bantlar ısı değişiminden etkilenmezler. Sıcak, soğuk, don vb. durumlarda insanlar kaydırmaz bant yapıştırılmış yüzeylerde rahatlıkla yürüyebilirler.

Kaydırmazlık bandı kullanılırsa, o yüzey ne kadar eğimli olur ise olsun, o yüzeyden insanlar, kolayca, kaymadan, iner ve çıkabilirler. İster merdiven, ister eğimli pürüzsüz yüzey olsun, fark etmez.

Kaydırmaz Bantların Ömrü

Kaydırmaz bantlar, yapısındaki kimyasal maddelere bağlı olarak 2-5 yıl ömür beklentili olabilir. bu beklenti ortamın extrem değişikliklerine göre değişiklik gösterebilir.

Extrem koşullarda kaydırmaz bant kullanmanız gerekirse (Anormal sıcaklık değişimleri, anormal eğimler gibi) bizden detaylı bilgi isteyiniz. Çünkü kaydırmaz batlar normal şartlar altında  -10-+ 40 derece sıcaklıklara ve en fazla 45 derece eğime göre üretilmektedir.

Kaydırmaz Bant Kullanım Alanları

Kaydırmaz bantlar ya da yaygın kullanım adıyla merdiven kaydırmaz bantlar, merdiven bantları yaygın olarak, sıcaklık gibi dış fiziksel etkilerden çok kolay etkilenebilecek veya çok eğimli merdivenlerde, ya da eğimli veya eğimsiz, pürüzsüz yüzeylerde kullanılması gerekmektedir.  Sektörel ve önem sırasına göre sıralarsak;

Kaydırmaz Bantlar okullarda kullanılır

Her yaştan çocuğun okuduğu okullar, merdivenleri, farklı eğim içeren alanlarıyla çocukların en fazla tehlike ve kazaya maruz kaldığı yerlerdir. Bu tip merkezlerin merdivenlerine, pürüzsüz mermer yüzeylerinde mutlaka kaydırmaz bant kullanılmalıdır.

Merdivenler, düzgün eğimsiz ama kaygan olan her yüzey çocuklar için tehlikelidir. Merdivenlerde kayıp düşebilirler, Düzgün, pürüzsüz, eğimsiz yüzeylerin ıslaklığı vb. sorunlardan dolayı kayıp düşebilme ve ciddi hasar görme olasılıkları vardır.

Her yaştan öğrenci okutan okullar mutlaka, eğimli, eğimsiz parlak yüzeylerde ve merdivenlerde kaydırmaz bant kullanmalıdır.

Derecesine olursa olsun, pürüzsüz, eğimli yüzeyler kayma riskini artırır, kazalara yol açar.

Perpa Ticaret Merkezi A Blok, Kat:5 No:173 Şişli, İSTANBUL

Telefon 

0212 220 55 62

0212 220 55 63

info@solinambalaj.com

AMBALAJ MALZEMELERİ

KAYDIRMAZ BANTLAR

PERPA DUYURULAR

PERPA HABERLERİ

PERPA FİRMALARI

PERPA İLETİŞİM

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA FACEBOOK

Doğal Renklendiriciler

Doğal Renklendiriciler Doğal Gıda Boyaları

Doğal Renklendiriciler Gıda sektöründe kullanılan Doğal Gıda Renklendiricileri; sebzeler, meyveler, bitkiler, mineraller ve mikrobiyolojik kaynaklardan geleneksel yöntemler ile ve/veya uygun fiziksel prosesler ile elde edilirler.

Doğal Renklendiriciler

Doğal Renklendiriciler

Doğal Renklendiriciler Nelerdir ?

Tüketici algısını etkileyen en önemli faktörlerden biri gıdanın rengidir. Hangimiz ilk bakışta beyaz renkli bir gıdanın çilek tadında olacağını düşünürüz ya da enfes bir limon tadına sahip olabileceğini? Bu sebeple üretici firmalar da ilgili ürünün aromasına göre doğada var olan rengini esas alarak tüketici algısına yönelik ürünler geliştirmeye özen göstermektedir.

Fakat gıdalarda kullanılan renklendiricilerin hepsi doğal değildir. Peki ya doğal gıda renkleri nelerdir?

Gıda Boyaları

Gıda Boyaları

Gıda sektöründe kullanılan Doğal Gıda Renklendiricileri; sebzeler, meyveler, bitkiler, mineraller ve mikrobiyolojik kaynaklardan geleneksel yöntemler ile ve/veya uygun fiziksel prosesler ile elde edilirler.

Çeşitli ürünlerde kullanılan renklendiriciler, kimyasal ve doğal olmak üzere iki farklı kaynaktan elde edilir. Kimyasal renklendiriciler ya da kimyasal boyalar renk verme konusunda daha etkili  ve kalıcı olmalarına rağmen insan sağlığına etkilerinden dolayı kullanım oranları azalmış, doğal renklendiriciler ön plana çıkmıştır.

Doğal Renklendiriciler genel olarak bitkisel veya hayvansal kaynaklardan üretilirler. Üretilmeleri ve çeşitli ürünlerde kullanımları ulusal ve uluslararası belli yasa ve kurallara bağlıdır. Doğal renklendiricilerin üretimi ve kullanımı Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve tek tek ülkeler tarafından belirli kurallara bağlanmıştır.

Doğal Renklendiriciler

Doğal Renklendiriciler

Doğal Renklendiriciler, bitkisel veya hayvansal kökeninden bağımsız olarak insan sağlığına zarar vermeyecek katkılardır. Konu ile ilgili bakanlıklardan sertifika almadan üretilemez, ithal edilemez, ihraç edilemez ve pazarlanamazlar.

Hayvansal Doğal Renklendiriciler

Karmin E120

Karmin, karminik asit veya alüminyum tuzundan elde edilen parlak kırmızı renk pigmenti. Bu madde, kozmetikte allık, ruj vb. sanayisinde kullanılır.

Güney Amerika ülkelerinde elde edilen karminik asit E120, meyveli yoğurtlarda, dondurmalarda, meşrubatlarda, keklerde ve kırmızı renk içeren işlenmiş hazır gıdaların neredeyse hepsinde kullanılıyor.

Ayrıca kozmetik alanında da kullanılan karmin, ruj ve benzeri makyaj malzemelerine de kırmızı rengini veriyor.

Bitkisel Gıda Boyaları

Betanin E162

Betanin veya Pancar Kırmızısı , pancarlardan elde edilen kırmızı renkli glikosidik bir gıda boyasıdır; glikoz molekülünü hidrolize ederek elde edilen aglikonu betanidindir. Gıda kodeksi katkı maddesi olarak E numarası E162‘dir.

Betanin E162 Rengi, kırmızıdan pembeye çalar. Isı, ışık ve oksijene karşı dayanıksızdır. Dondurulmuş, Kurutulmuş ve kısa raf ömürlü ürünlerde kullanılması uygundur. Dondurma, yoğurt gibi ürünlede kullanılır.

Hibiskus Roselle ( Hibiscus sabdariffa )

Batı Afrika’ya kökenli bir Hibiskus türü olsa da bugün Güney Amerika’da yaygın olarak ekimi ve ticareti yapılmaktadır. 

Hibiskus, 2-2,5 m boyunda büyüyen, yıllık veya çok yıllık bir bitki veya odunsu tabanlı bir alt çalı türüdür. Yaprakları, beş loblu olup 8-15 cm uzunluğundadır.

Hibiskus çiçekleri, her yaprağın tabanında koyu kırmızı noktalı soluk sarı renkli ve sağlam etli olup beyaz 8-10 cm çapındadır.

Riboflavin E101

Riboflavin, ya da E101, gıdalarda sarı renk elde etme ve B2 vitamin takviyesi amacıyla kullanılır. Riboflavin E101, kimyasal olarak suda çözünür. Isıya dayanıklıdır. Sütten elde edilen ürünlerde, mısır gevreği ürünlerinde ve sarı renkli tatlılarda kullanılır.

Klorofil E140

Klorofil E140, Yeşil renk elde etme amacıyla kullanılan doğal gıda boyalarıdır. Yeşil rengin baskın olduğu ıspanak, ısırgan, maydanoz ve diğer yeşil renki bitkilerden elde edilir.

Klorofil yeşil yapraklı bitkilerin tümünde bulunan, bitkiye yeşil rengini veren pigmenttir. Klorofil E140 suda çözünür, ısı dayanımı yüksektir.

Yeşil renkli olması gereken şekerlemelerde ve çeşitli süt ürünlerinde kullanılır. Tamamen doğaldır.

Kırmızı Gıda Boyası

Doğal kırmızı rengimiz kaynağını Hibiskus Sabdariffa’dan almaktadır. Tamamen bitkisel kaynaklardan elde edilmiş olan bu ürün ile pembeden kırmızıya kadar birçok tonu elde etmek mümkündür.

Toz formdaki ürünümüz sıcak ve soğuk suda tamamen çözülüp anında rengini vermektedir. Isı ve ışık stabilitesi iyi olup hiçbir şekilde renk solması yapmaz.

Kırmızı Gıda Boyası Gıda, tekstil, kozmetik gibi birçok sektörde kullanımı mevcuttur. Özellikle gıda sektöründe ileri işlem görmüş etler, pastacılık, şekerleme, içecek gibi birçok farklı sektör grubuna hitap etmektedir.

Doğal Gıda Renklendiricileri

PERPA HABERLERİ

ORGANİK DOĞAL ÜRÜNLER

GIDA FİRMALARI

PERPA FİRMALARI

PERPA FACEBOOK

PERPA TİCARET MERKEZİ

PERPA İLETİŞİM

Evren Seçimlere Müdahale Etmedi

Evren Seçimlere Müdahale Etmedi

Evren Seçimlere Müdahale Etmedi

CHP’nin İstanbul Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun ziyaret ettiği Hüsamettin Cindoruk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sert sözlerle eleştirdi.

Evren Seçimlere Müdahale Etmedi

Evren Seçimlere Müdahale Etmedi

Evren Seçimlere Müdahale Etmedi

Diktatör Kenan Evren bile seçimlere müdahale etmedi . CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, 1 Mart Yerel Seçim çalışmalarını sürdürdüğü Şişli’de siyasetin önemli isimlerinden, eski Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk’u ziyaret etti.

“Benimle beraber siyaset yapmış bütün arkadaşlarıma İmamoğlu’na oy vermeye çağırdım” diye söze başlayan Cindoruk, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ı sert sözlerle eleştirdi.

İmamoğlu’na oy verme çağrısının nedenlerini açıklayan Cindoruk, “Kenan Evren, diktatör olmasına rağmen 1984 seçimlerine müdahele etmemişti.

Bu dönemlerde yapılan seçim yarışları adil değil. Cumhurbaşkanı bu seçime müdahale etmiştir, yanlıştır” dedi.

‘CUMHURBAŞKANI BU SEÇİMLERE MÜDAHALE ETMİŞTİR, YANLIŞTIR’

Evren Seçimlere Müdahale Etmedi

Evren Seçimlere Müdahale Etmedi

DYP’li eski ekonomi bakanı Ufuk Söylemez ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun da eşlik ettiği ziyarette, 1984 yerel seçimlerinde DYP’nin İstanbul belediye başkan adayı olarak seçimlere girdiğini ve Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Kenan Evren’in oturduğunu hatırlatan Cindoruk, Kenan Evreni’in müdahale etmemesiyle adil bir seçim olduğunu ifade etti:

“Bugünü mukayese ettiğimde Kenan Evren diktatör olmasına rağmen bu seçime müdahale etmedi. Gayet adil, demokratik bir yarış yaptık. Bu dönemlerde yapılan seçim yarışları adil değil. Cumhurbaşkanı bu seçime müdahale etmiştir, yanlıştır. Bu seçimin adil olması için sadece adaylar arasında olması gerekir.

Bir meclis başkanının ve iki bakanın görevlerinden ayrılarak aday olması yanlıştır. Size bu yüzden destek veriyorum, bu sebeple size oy vereceğim. Benimle beraber siyaset yapmış bütün arkadaşlarımı da size oy vermeye çağırdım. Böyle büyük ve güzel bir şehir 16 milyon nüfusuyla size emanettir. Gereğini yapın” diye konuştu.

Cindoruk’un ardından söz alan İmamoğlu, şehrin tek gündeminin imar ve plan değişikliği olduğunu söyledi.

Hüsamettin Cindoruk Kimdir?

Ahmet Hüsamettin Cindoruk 1933’te İzmir’de doğmuştur.

Vasfi Bey ve Ganimet Hanım’ın oğlu olarak 1933 yılında İzmir’de doğdu. İlkokulu Ankara’daki Çankaya İlkokulu’nda, liseyi ise Ankara Atatürk Lisesi’nde tamamladı. Yükseköğrenimini yapmak için girdiği Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1954 yılında mezun oldu ve 1955 yılında avukatlığa başladı.Siyasal yaşamına Demokrat Parti gençlik kollarında başlayan Hüsamettin Cindoruk, 1958 yılında bu partiden ayrılarak Hürriyet Partisi kurucuları arasında yer aldı.

27 Mayıs’tan sonra Demokrat Parti yöneticilerinin yargılandığı Yassıada Yargılamaları’nda, aralarında eski meclis başkanı Refik Koraltan’ın da bulunduğu 18 eski milletvekilinin avukatlığını yaptı.Yargılama sürecinde Yüksek Adalet Divanına hakaret ettiği gerekçesiyle iki buçuk ay Balmumcu Sıkıyönetim Cezaevi’nde tutuklu olarak yattı.Demokratik siyasal yaşam tekrar başladıktan sonra Adalet Partisi ve Demokratik Parti’de faaliyet gösterdi. 12 Eylül’le birlikte siyasal yaşamın kesintiye uğramasının ardından, 1983 yılında Büyük Türkiye Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı.

Ancak bu siyasal parti, kuruluşundan 15 gün sonra Millî Güvenlik Konseyi’nin 79 sayılı bildirisiyle kapatıldı ve aynı bildiri ile Hüsamettin Cindoruk, Süleyman Demirel ve birlikte hareket ettikleri diğer isimlerin Zincirbozan Garnizonu’nda zorunlu ikamete tabi tutulmaları kararlaştırıldı.Hüsamettin Cindoruk burada 4 ay tutuklu kaldı.14 Mayıs 1985 tarihinde Büyük Kongre’de Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı’na seçildi.Genel Başkanlık makamını, siyasi yasağı biten Süleyman Demirel’e bıraktıktan sonra 16 Kasım 1991 – 1 Ekim 1995 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığı yaptı.

17 Nisan 1993 günü, dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefatı üzerine 17 Nisan 1993 – 16 Mayıs 1993 tarihleri arasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığını vekâleten üstlendi. Süleyman Demirel cumhurbaşkanı seçilince boşalan DYP genel başkanlığı için aday olmadı.

Tansu Çiller’in DYP genel başkanı olduğu dönemde Doğru Yol Partisi’nden ayrılıp Demokrat Türkiye Partisi’ni kurdu. Demokrat Türkiye Partisi, Mesut Yılmaz başbakanlığındaki koalisyon hükûmetine katıldı; ama Cindoruk hükûmette görev almadı. Parti 1999 genel seçimlerinde oyların % 0,58’ini aldı ve barajı aşamayarak TBMM dışında kaldı. Cindoruk, bu sonucun ardından Demokrat Türkiye Partisi genel başkanlığından ayrıldı.

16 Mayıs 2009 tarihinde yapılan Demokrat Parti 5. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde, 3. turda 559 oy alarak partinin genel başkanlığına seçildi.Genel başkanlığa gelmesinin ardından, Demokrat Parti ile Anavatan Partisi’nin birleşme sürecinde etkin rol aldı.İki parti 31 Ekim 2009 tarihinde Demokrat Parti çatısı altında bütünleşti ve Hüsamettin Cindoruk da bu bütünleşmenin başındaki isim oldu.[Siyaset yaşamını Demokrat Parti genel başkanı olarak sürdürdü ve 2011 yılının Ocak ayına kadar bu görevde kaldı.

İngilizce bilen Hüsamettin Cindoruk, Dilek Cindoruk’la evli ve üç çocuk babasıdır.

Kaynak Artı Gerçek

PERPA HABERLERİ

PERPA HABER ANA SAYFA

PERPA İLETİŞİM