Neşet Ertaş Bozkırın Tezenesi Türkülerin Babası
Neşet Ertaş
Neşet Ertaş
Kimine göre ‘Bozkırın Tezenesi’ kimine göre ise ‘Türkülerin Babası’… Türk halk müziği bestecisi, söz yazarı ve halk ozanı Neşet Ertaş, dört sene önce bugün 74 yaşında hayata veda etti.
Prostat Kanseri nedeniyle vefat eden Ertaş’ın cenazesi Kırşehir’deki Bağbaşı Mezarlığı’nda babası Muharrem Ertaş’ın yanında toprağa verildi. Ertaş arkasında ‘Cahildim Dünyanın Rengine Kandım’, ‘Neredesin Sen’, ‘Ah Yalan Dünyada’, ‘Gönül Dağı’, ‘Yazımı Kışa Çevirdin’ ve daha birçok eser bıraktı.
ÇOCUKLUĞU
Neşet Ertaş 1938 yılında Kırşehir’de dünyaya geldi. Babası bağlama ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Ertaş’tır. Sekiz yaşına kadar doğduğu köy olan Kırtıllar Köyü’nde yaşamış, sonrasında ailesi ile birlikte İbikli Köyü’ne yerleşti. 12 yaşındayken annesi Döne’yi kaybetti. Babası Muharrem Ertaş, Yozgat’ın Kırıksoku Köyünden Arzu isminde bir kadınla evlenince bir süre bu köyde yaşadıktan sonra Yozgat’ın Yerköy ilçesine yerleşti.
MÜZİĞE NASIL BAŞLADI?
Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Kendi ifadesi ile şu şekilde ifade eder: “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.”
İLK PLAK 1957’DE
Neşet Ertaş, Kırşehir’den sonra iki yıl da Kırıkkale’de bulunduktan sonra 1957 yılının sonunda İstanbul’a gelerekilk plağını ‘Neden Garip Garip Ötersin Bülbül’ adı ile babası Muharrem Ertaş’a ait bir türküyle çıkardı. Halk tarafından çok beğenilen bu plağı ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri devam etti. İki yıl İstanbul’da çalıştıktan sonra Ertaş Ankara’ya yerleşti ve sahne hayatına burada devam etti.
1962’de İzmir Narlıdere’de askerliğini yaptı. Askerliğini yaptıktan sonra Ankara’da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanıştı ve evlendi. Babası Muharrem Ertaş, Neşet’in bu evliliğine karşı çıktı. Bu olay sonrası Neşet Ertaş ve Muharrem Ertaş bir süre konuşmadı. Neşet Ertaş ve Leyla Ertaş’ın bu evlilikten Döne ile Canan adında iki kız ve Hüseyin adında bir erkek çocukları oldu. İkili, yedi yıl evli kaldıktan sonra 1970’lerin başlarında ayrıldı. Ertaş, ‘Yazımı Kışa Çevirdin’ şarkısını bu ayrılık sonrası Leyla’ya yazdı.
FELÇ GEÇİRDİ
Ertaş, 1978 yılında alkol ve sigara kullanımından dolayı parmaklarından felç geçirdi ve bir süre işsiz kaldı. Kardeşinin daveti üzerine Almanya’ya giderek tedavi oldu. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya’da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul’da verdiği konserle sahne hayatına geri döndü.
“BEN HALKIN SANATÇISIYIM”
Ertaş, kendisine bir dönem verilmek istenen Devlet sanatçılığı teklifini reddeder. Ve şu açıklamayı yapar: “Hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım.”
DERS OLARAK OKUTULDU
Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında yapılan ulusal envanterlerden Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanterine alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüş, bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuarlarda ders olarak okutuldu. Hayatı ve eserleri Doç. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap halinde yayımlanmdı.
ALBÜMLERİ
ALBÜMLERİ
1957 – Neden Garip Garip Ötersin Bülbül
1960 – Gitme Leylam
1979 – Türküler Yolcu
1985 – Sazlı Oyun Havaları
1987 – Türkülerle Yaşayan Efsane Deyişler Bozlaklar Türküler
1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum
1988 – Kibar Kız
1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor
1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları
1990 – Gel Gayri Gel
1992 – Şirin Kırşehir
1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya
1995 – Seçmeler 2
1995 – Seçmeler 3
1995 – Seher Vakti
1995 – Altın Ezgiler 3
1995 – Benim Yurdum
1997 – Nostalji 1
1998 – Ölmeyen Türküler 2
1999 – Ölmeyen Türküler 3
1998 – Gönül Yarası
HEYKELİ DİKİLDİ
HEYKELİ DİKİLDİ
Neşet Ertaş’ın adı Kırşehir’deki caddelerde, okullarda yer alır. Babası Muharrem Ertaş’la birlikte bir de anıtı bulunuyor. Dünyada robot heykeli yapılmış ilk saz sanatçısıdır. Android heykeli dünyaca ünlü heykel sanatçısı Adil Çelik tarafından yapılarak Kırşehir Neşet Ertaş Gönül Sultanları Kültür Evi’nde yerini aldı.
“İNCİTME CANI”
“İNCİTME CANI”
Ertaş’ın Kırşehir’deki mezar taşında şu yazı yazılıdır: ‘’Sakin ol ha, insanoğlu. İncitme canı, her can bir kalp , hakk’a bağlı. İncitme canı, incitme.’’
Neşet Ertaş Türkülerinde Kadın
Türkülerimizde Türk milletinin sevinçlerini, acılarını, hüzünlerini, mutluluklarını ve kültürel özelliklerini bulmak mümkündür. Bölgesel özellik taşıyan türkülerin ortak hislere tercüman olması dolayısıyla evrensel tarafları da bulunmaktadır. Türk kültüründe de bu evrensel değerleri taşıyan türküler arasında somut olmayan kültürel miras listesine girmiş olan Abdallık geleneğinin önde gelen temsilcisi Neşet Ertaş’ın türküleri önemli bir yere sahiptir.
Neşet Ertaş türkülerinde görülen duygu aktarımında oldukça güçlü ifadeler dikkat çekmektedir. Söz konusu bu duyguların aktarımında da metafor kullanımı önemli bir rol oynamaktadır. Çeşitli kaynaklarda mecaz, istiare, eğretileme şekillerinde adlandırıldığı görülen metaforu anlatılmak istenen kavram ya da düşüncenin dile aktarımında başka bir kavrama başvurma ve bu yolla anlatımı somutlaştırma biçiminde özetlemek mümkündür.
Bu çalışmada Neşet Ertaş türkülerinden yola çıkılarak türkülere konu olmuş sevginin tarafı olan kadının anlatımında başvurulan metaforik örnekler ve bunların türkülerde ele alınış şekilleri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Çalışmamız için Neşet Ertaş’ın icra ettiği türkülerden sözleri kendisine ait olanlar ile bir derlem oluşturulacak, bu derlemde yer alan türkülerdeki kadınla ilgili metaforlar tespit edilecektir. Böylelikle türkülere konu olan sevgi teması üzerinden, kadın ekseninde bir ifade unsuru olarak metaforların kullanımına ve taşıdığı öneme dikkat çekilecektir.